19. Hukuk Dairesi 2015/11975 E. , 2015/17396 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı şirketin 10.000-TL bedelli çek için davadışı borçlu şirket hakkında almış olduğu ihtiyati haciz kararın.... İcra Müdürlüğü" nün 2011/12307 sayılı dosyasından işleme koymuş olduğunu, talimat dosyası ile 02/08/2011 tarihinde müvekkili şirketin adresine haciz için gelindiğini, müvekkili şirket yetkililerince borçlu şirket ile hiçbir ilgilerinin olmadığı defalarca ve ısrarla belirtildiği halde, mallarının haczedilmek ve muhafaza altına alınmak istendiğini, haciz baskısı altında müvekkil şirketin 14.000-TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, takip borçlusu şirket ile hiçbir bağlarının olmadığını, müvekkili şirketin 1998 yılında kurulan bir aile şirketi olup, anonim şirket olan ve müvekkilinden 9 yıl sonra kurulmuş olan borçlu şirketin alacaklılarını zarara uğratmak gibi bir amacının olduğunun ileri sürülemeyeceğini, başlangıçta müvekkili şirket ortakları bu şirketin kuruluşunda yeralmış iseler de, kuruluştan 1 yıl dahi geçmeden takip borçlusu şirketten ayrılmış olduklarını ve takriben 4 yıl kadar önce ortaklıktan ayrılmış olan müvekkil şirket ortaklarının halen dahi bu şirketin borçlarından sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını belirterek, müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı 14.000-TL" nin ödeme tarihi olan 02/08/2011" den itibaren işleyecek.... bankası avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davadışı borçlu.... aleyhine aldıkları ihtiyati haciz kararına istinaden 02.08.2011 tarihinde haciz tatbik etmek üzere borçlu şirket adresine gittiklerini, çevre işyerlerinden sorulduğunda davacı şirketin adresinin gösterildiğini, burada davacı şirket ortağı ve borçlu şirket eski ortağı olan...." in olduğunu, itiraz etmesine rağmen borcu haricen ödediğini, herhangi bir ihtirazi kayıt da konulmadığını, davacı şirketin ortaklarının borçlu şirketin eski ortakları olması, ticaret ünvanlarında “...” yazılı olması ve haciz esnasında davacı şirket adresinde davadışı borçlu şirkete ait birtakım evrakların bulunmasıyla da açıkça anlaşıldığı üzere, davacı şirketin alacakların tahsilini engellemeye yönelik olarak borçlu şirketle birlikte hareket ettiğini, borçlu şirketin boşaltıldığını ve faaliyetlerine davacı şirket bünyesinde devam etmekte olduğunu beyanla, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin uygulanmasıyla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, getirtilen ticaret sicil kayıtlarına göre, davacı şirketin ortaklarının ... .... ve... oldukları, bu kişilerin davadışı şirketin kuruluşunda yer aldıkları, sonraki genel kurul toplantılarında yer almadıkları, ancak davalı tarafından davacıya ait işyerine haciz için gelindiğinde ödemenin davadışı şirketin de kuruluşunda yer alan... tarafından yapıldığı, dinlenilen davacı tanıklarının yeminli ifadelerinde; hacze gelindiğini, borçlu şirketle bir irtibatlarının bulunmadığını bildirmelerine rağmen ana bilgisayarın haczedilmek istenmesi üzerine ... in bir miktar ödeme yapması ile haczin
yapılmadığını bildirdikleri, davacı tanığı ..." in ise, her iki firma ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu, daha önceki tarihlerde her iki firmanın ortak olduklarını, ancak davadışı ...." nin ödeme güçlüğü yaşayarak kapandığını bildirdiği, tüm dosya kapsamına göre; asıl borçlu şirket ile davacı şirketin bağlantılı şirket oldukları, davacı şirket ortaklarının asıl borçlu şirketin kuruluşunda bulundukları, irtibatlı oldukları, bu şekli ile davacı şirket ile borçlu davadışı şirket arasında organik bağ olduğu kanaatine varıldığı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme gerekçesinde asıl borçlu şirket ile davacı şirketin bağlantılı şirket oldukları, davacı şirket ortaklarının asıl borçlu şirketin kuruluşunda bulundukları, irtibatlı oldukları, bu şekli ile davacı şirket ile borçlu davadışı şirket arasında organik bağ olduğu kanaati ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının ayrı bir tüzel kişiliği olması nedeniyle davadışı borçlu şirketin borcundan sorumlu tutulamayacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmekte ise de, davacı ihtiyati haciz sona erdikten sonra kendi iradesi ile davalı şirkete davadışı 3. kişinin borcunu ödemek amacıyla eft yoluyla ödeme yapmış olup, uyuşmazlığın çıktığı tarihte yürürlükte bulunan 818 S. BK" nın 62. maddesi uyarınca borçlu olmadığı şeyi kendi iradesiyle veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe, 3. kişiye ait bir borcun iradi olarak ödenmesi nedeniyle verdiği paranın istirdadını talep edemeyeceğinden, sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının 6100 S. HMK" nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 S. HUMK" nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün belirtilen gerekçelerle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.