9. Hukuk Dairesi 2009/33207 E. , 2010/1174 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin feshi nedeni ile
ödenmeyen kıdem, ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla mesai ve tatil çalışmaları
karşılığı ücret alacaklarının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine, mahkemece verilen ek karar ile davalı vekilinin 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8.maddesi uyarınca 8 günlük süresi içinde yapılmadığı gerekçesi ile davalı tarafın temyiz isteminin reddine karar verilmiş olup, ek kararın davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmesi üzerine, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8.maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. 31.03.2009 tarihinde usulüne uygun olarak tefhim edilen karar, davalı vekili tarafından 8 günlük temyiz süresi geçtikten sonra 27.05.2009 tarihinde temyiz edilmiş olup, mahkemenin bu nedenle temyiz isteminin süre yönünden reddine ilişkin ek kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin reddi ile kararın ONANMASINA,
2. Davacı vekilinin temyizine gelince;
İşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesinin koşullarından olan en az bir yıllık çalışmasının aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerinde geçmiş olması gerekir. Kural olarak aynı guruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün olmaz. Ancak çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında başka işverenlere hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan işverenler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu gibi durumlar için Dairemizin önceki içtihatlarında “şirketler arasında organik bağ”dan söz edilerek kıdem tazminatına hak kazanma, hesap tarzı yönlerinden aralarında bağlantı bulunan bu işverenlerin birlikte sorumluluğuna gitmekteydi (Yargıtay 9.HD. 26.3.1999 gün 1999/18733 E, 1999/6672 K.). Ancak daha sonraki kararlarda organik bağdan söz edilerek sonuca gidilemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9.HD. 28.11.2005 gün 2005/34442 E, 2005/37457 K.). Dairemizin bu yöndeki kararları son yıllarda istikrar kazanmış ve farklı işverenler nezdinde geçen sürelerin kıdem tazminatı
hesabı noktasında birleştirilebilmesi için işyeri devri, hizmet akti devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi ve birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği çok sayıda kararda vurgulanmıştır (Yargıtay 9. HD. 22.10.2007 gün 2007/ 5762 E, 2007/ 30979 K.). Ancak, bu yöndeki yaklaşım işçilerin yasal haklarını karşılamada özellikle davaların uzaması göz önünde bulundurulduğunda yetersiz kalmıştır. Bu nedenle Dairemiz önceki içtihatlarına dönmüştür. Bu yolla kıdem tazminatının hesabında organik bağ çerçevesinde sonuca ulaşma hedeflenmiştir.
1475 sayılı yasanın 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur. Kıdem tazminatına hak kazanmada önceki dönemin tasfiyesi ya da birleştirilmesi yönünde fesih şekli önemli ise de kıdemin veya yıllık izin süresinin hesabında fesih şeklinin önemi yoktur.
Diğer taraftan, aynı yasanın 54. maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir.
Dosya içeriğine göre 11.12.1990-06.08.2001 tarihleri arasındaki çalışması istifa sureti ile sona erdiğinden, kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaması yerindedir. Ancak kayıtlarda davalı işveren nezdinden ayrıldıktan sonra takip eden günde işvereni görünen Aysel A.Şirketi işyerinde 28.03.1997-15.12.1997, 17.03.1998-20.05.1998 ve 23.06.2000-31.07.2001 tarihleri arasında geçen hizmet sürelerinin bu şirket ile davalı arasında yukarda açıklandığı üzere organik bağ olup olmadığı, hizmet akti devri bulunup bulunmadığı araştırılmadan kıdem tazminatı dikkate alınmaması isabetli değildir. Dava dışı Aysel A. Şirketinin davalı şirketle bağlantısı birlikte istihdam veya organik bağ veya davacının bu şirket ile davalı şirket arasında giriş ve çıkışlarının hizmet akti devri kapsamında değerlendirilmesi halinde, dava dışı Aysel A. Şirketi nezdinde geçen sürelerinin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gerekir.
Diğer taraftan 11.12.1990-06.08.2001 istifa ile sona eren sürenin ve kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması halinde, dava dışı Aysel A.Şirketinde geçen sürelerinin yıllık ücretli iznin süresi ve ücret alacağının hesaplanmasında dikkate alınması gerekir. .
Eksik inceleme kıdem tazminatının kısmen kabulüne, yıllık ücretli izin alacağının reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.