Esas No: 2016/5307
Karar No: 2016/6074
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/5307 Esas 2016/6074 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı ... Yönetimi, katılanlar ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1985 yılında yapılan kadastro sırasında ... ili, ... ilçesi, ... köyü 377 parsel sayılı 1.500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1937 tarih ve 75 yazım numaralı vergi kaydı uygulanıp vergi kaydının ... çocukları ... ve ... adlarına kayıtlı olduğu, ..."in eşsiz ve çocuksuz ölümüyle mirasının kardeşi olan ..."e kaldığı, ..."inde ... Noterliğinde düzenlenen 26.04.1971 tarihli vasiyetname ile ... çocukları ... ve ..."ye bağışladığından sözedilerek 1/2"şer paylı mülkiyet üzere ... ve ... adlarına tespit edilmiştir. İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen ... 25.06.1987 tarihli dilekçeyle; ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak 377 parselin adına tapuya tescili istemiyle Kadastro Mahkemesinde dava açmıştır.
370 parsel sayılı 4.950 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Şubat 323 Daimi 29 sıra nolu tapu kaydı uygulanarak tapu kaydının nısıf payının ..., ... ve ..., diğer nısıf payının ... bin ... ve ... bin ... adlarına kayıtlı iken ... bin ..., ... bin ..."in bilinmeyen zamanda öldükleri, mirasçılarının bilinmediği, ... ve ..."nin hayatta olup olmadıkları, mirasçılarının bulunup bulunmadığının bilinmediği ..."un 1330 yılında ölümüyle geride mirasçıları olan ..., ..., ..., ... ve ... "in kaldıkları, ... "inde payını ... Noterliğinde düzenlenen 26.04.1971 tarihli vasiyetname ile ... çocukları ... ve ..."ye bağışladığı anılan kişilerin zilyetliğinde olduğu ancak taşınmazın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/216 Esas sayılı dosyasında davalı olduğundan sözedilerek malik hanesi açık olarak tespit edilmiş, tutanak aslı kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
... 09.07.1975 tarihli dilekçeyle; 1937 tarih 66 ve 78 yazım numaralı vergi kayıtlarına tutunarak iki parça taşınmaza elatmanın önlenmesi istemiyle ... ve ... aleyhlerine Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. ... Asliye Hukuk Mahkemesi 09.04.1986 gün ve 1975/216 E. - 1986/46 K. sayılı ilâmla çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanakları düzenlendiği gerekçesiyle davanın Kadastro Mahkemesine devrine karar vermiştir. Kadastro Mahkemesince 370 ve 377 parsellerin tutanak asılları, devredilen ve açılan davalar birleştirildikten sonra ...; 377 parselin adına tescili istemiyle, ...; ... oğlu ..."ın torunu olduğunu, 370 parselin ... oğlu ..."dan kendisine intikal ettiğini ileri sürerek adına tescili istemiyle, ...; 370 parselin ..."tan ırsen kendisine intikal ettiğini belirtip adına tescili istemiyle, ...; 370 ve 377 parsellerin dedesi olan ... oğlu ..."dan ırsen babası ..."e intikal ettiğini, taşınmazların ... adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmışlardır. ... 18.05.2001 tarihli dilekçe ile davasından feragat etmiştir. Mahkemece; çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden oldukları, taşınmazların öncesinde ... li tarafından ekilip biçildiği, ..."inde, ... ve ..."ye verdiği, ... ve ..."in uzun yıllardır nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullandıkları, Şubat 323 Daimi 29 sıra nolu tapu kaydının maliklerinin kim olduklarının anlaşılamadığı, ..."nin tapuda kayıtlı taşınmazı kazanmak için gereken zilyetlik koşullarını sağladığı, taşınmazların ..., ... Yönetimi, katılan davacılar ..., ..., ... ve davacılarla ilgisinin olmadığı gerekçesiyle davacılar ... mirasçıları, katılanlar ..., ... ve ... Genel Müdürlüğünün davasının reddine, dava konusu taşınmazların ... mirasçıları ile ... adlarına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm ... Yönetimi, ... ve ... tarafından 370 ve 377 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece usûl ve kanuna aykırı hüküm kurulduğu gibi yapılan inceleme araştırma ve uygulama da hükme yeterli değildir. Şöyle ki; ..., ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi kanalıyla ... Tapulama Hâkimliğine gönderdiği 17.09.1993 tarihli dilekçe ile; davaya katıldığı, yargılama sırasında 29.09.2010 tarihinde evli olarak öldüğü anlaşıldığı halde mirasçılarına davanın ihbar edilmediği, karar başlığında ... ve mirasçılarının isimlerinin yazılmadığı, hükmün gerekçe bölümünde ..."nin davalı taşınmazlarla ilgisinin bulunmadığı belirtildiği halde hüküm bölümünde ..."nin davası hakkında olumlu veya olumsuz hüküm kurulmadığı görülmüştür. Yine, ... Yönetimi ve ... davaya dahil edildikleri halde ... karar başlığında hiç gösterilmemiş, gerekçeli karar da Dairenin iade kararı üzerine tebliğ edilmiştir. ... Yönetimi ise davaya katılmadığı halde karar başlığında katılan davacı olarak yazılmıştır.
Mülga 1086 sayılı Kanunun 388. ve gerekse bu kanunu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Kanunun 297. maddesinde hükmün kapsamı açıkça belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK"nun 297/1-c fıkrasında (1086 s. HUMK"nun 388/3), hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebepleri içermesi gerektiği; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise (1086 s. HUMK"nun 388/son) hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir. Yine, 6100 sayılı HMK"nın 297/1-b (6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 388.) maddesi uyarınca hükümde, tarafların ve davaya katılanların kimlikleri, varsa kanunî temsilcileri ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin yer alması gerektiği kuşkusuzdur.
Diğer taraftan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.1986 gün ve 1975/216 E. - 1986/46 K. sayılı dosyasındaki fen raporu incelendiğinde davanın 370 ve 377 parsellere yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda 377 parsel hakkında kadastro tespit tarihinden önce ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/216 Esas sayılı dava dosyasında dava bulunduğundan anılan parselinde malik hanesinin açık olarak tespit edilmesi gerekirken davalılar adlarına tespit edilmiş olması sonuca etkili olmayıp mahkemece her iki parsel yönünden 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi uyarınca inceleme ve araştırma yapılıp gerçek hak sahiplerinin belirlenmesi gerekir. 370 parsele uygulanan Şubat 323 Daimi 29 sıra nolu tapu kaydının malikleri “Nısıf hissesine ... ve ... ... ve ... hissesine ... bini ... ve ... Bini ...”"dir.
Davalılar ... ve ...; Şubat 323 Daimi 29 sıra nolu tapu kaydının maliklerinin ... oğlu ... ve ... oğlu ... olduklarını, ... oğlu ..."nin tek mirasçısı ..."nin eşsiz ve çocuksuz öldüğünü, mirasının ... oğlu ... mirasçılarına kaldığını, kendilerinin ... oğlu ... mirasçıları olduklarını iddia etmişler, ... oğlu ..."nin mirasçılarını gösterir ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/87-2007/99 sayılı mirasçılık belgesini ve ... oğlu ..."nin mirasçılarını gösterir ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/88 E. - 2007/98 K. sayılı mirasçılık belgesini sunmuşlardır. Anılan dosyalarda ... ve ... tanık olarak dinlenmişler, ayrıca ... Köyü muhtarı Katibi ..., azalar ... ve ... tarafından düzenlenen tarihsiz ilmuhaber hükme esas alınmıştır. Tarih yazılı olmayan ilmuhaberde ... oğlu ..."nin seferberlik zamanında 1927 yılında eşsiz öldüğü, geride tek çocuğu Mahmat"ın kaldığı, onunda 1930 yılında öldüğü, geride ... ve ... isimli çocuklarının kaldığı, ..."in 1971 yılında, ..."ın 1948 yılında bekar öldükleri, geride mirasçı olarak ... oğlu ..."nin mirasçılarının kaldıkları, ... oğlu ..."nin seferberlik zamanında 1926 yılında öldüğü, geride oğlu ..."nin kaldığı, ..."ninde 1980 yılında öldüğü, geride çocukları ... (davalı ... "dir), ..., ... ve ..."in (davalı ... li"dir) kaldıkları, ..."in 1999 yılında öldüğü geride eşi ... ve çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve..."ın kaldıkları belirtilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/88 E. - 2007/98 K. sayılı veraset dosyasında ... ve ..."dan olma 1.7.1884 doğumlu ..."nin eş ve çocuklarını gösterir şekilde aile nüfus kayıt tablosu bulunmakta olup, ilmuhaberle uyumludur. Ancak ..."nin ana, baba ve kardeşlerini gösterir şekilde aile nüfus kayıt tablosu Nüfus Müdürlüğünden getirtilmemiştir. Yine, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/88 E. - 2007/98 K. sayılı veraset dosyasında ... ve ..."in nüfus kayıtları bulunmakta olup ilmuhaberle uyumludur. Ancak ... ve ..."in ana, baba ve kardeşlerini gösterir şekilde üst soy aile nüfus kayıt tablosu Nüfus Müdürlüğünden istememiştir. Bu haliyle davalıların sundukları mirasçılık belgesi ile dayanak tapu kaydındaki malik isimleri arasında bağlantı denetlenememektedir.
Yine, katılan ... ; çekişmeli taşınmazların ..."a ait olduğunu, ..."tan ırsen kendisine intikal ettiğini ileri sürerek ..."un mirasçısı olduğuna dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/9 E. - 2003/1 K. sayılı mirasçılık belgesini sunmuştur. Anılan veraset dosyasında ... ve Bedir Çimen tanık olarak dinlenmiş ayrıca ... Köyü muhtarı ..., üyeler ... ve ... tarafından düzenlenen 23.06.2002 tarihli ilmuhaber esas alınmıştır. Anılan ilmuhaberde ..."un seferlik zamanında öldüğü, geride kızı ..."nın kaldığı, ..."nında ..."la evlendiği, ..."nın 1943 yılında öldüğü, geride çocukları ... ve ..."ın kaldığı, ..."ın bekar olarak 1939 yılında öldüğü, eşi ..."ın, İzzet isimli kadınla ikinci evliliğini yaptığı, bu evlilikten ..., ... ve ... isimli çocuklarının bulunduğu, ..."inde 1950 yılında öldüğü belirtilmiştir. Yusuf ve ..."dan olma 1320 doğumlu ..."ın eş ve çocuklarını gösterir aile nüfus kayıt tablosu ilmuhaberle uyumludur. Ancak ..."ın ana-baba ve kardeşlerini gösterir şekilde üst soy aile nüfus kayıt tablosu nüfus müdürlüğünden istenmiş ise de Nüfus Müdürlüğü ..."ın evlenerek nereden geldiği bilinmediğinden üst soy kayıtların gönderilemediğini belirtmiştir. Bu haliyle veraset dosyasındaki bilgilerle ..."un mirasçısının katılan ... olduğu yönündeki iddia kesin olarak tespit edilememektedir.
Katılan ... ; tapu maliki ... oğlu ..."ın dedesi oluğunu, tapu maliki ... oğlu ..."in ise dedesi ... oğlu ..."ın kardeşi olduğunu, diğer hissedarlar ... oğlu ... ve ..."nin, babası ..."in dayıları olduğunu, ..."un torunu ..."nin 1972 yılına kadar çekişmeli arsalara baktığını, 1972 yılında öldüğünü, kendi hissesini amca çocukları ... ve ..."ye vasiyet ettiğini, diğer payların babası ..."e kaldığını ileri sürmüştür.
Katılan ... ise; tapu maliki ... oğlu ..."ın dedesi olduğunu, ... oğlu ..."ın tek mirasçısının babası ... olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca ... oğlu ..."ın tek mirasçısının babası ... olduğunu ileri sürerek veraset davası açmış, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/696 E. - 204/293 K. sayılı ilâmıyla dava reddedilmiş, temyiz üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesince araştırmaya yönelik olarak bozulmuş, bozma sonrasında 2016/157 Esasta dava devam etmektedir. Mahkemece, anılan veraset dosyasının sonucu beklenmeden ve katılanının iddiası hakkında gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiştir.
Komşu parsellerin dayanak tapu kayıtları çekişmeli 370 parsel sayılı taşınmaz yönünü “... “ okumaktadır. 04.10.2006 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ... ve ...; çekişmeli yerlerin ... isimli kişiye ait olduğunu, ölümünden sonra ... tarafından ... isimli kişiye icara verilmek suretiyle kullanıldığını, ..."ında hissesinin bulunduğunu, ..."ın, ..."un kızı ..."nın torunu olduğunu, ..."nin ise ..."ın dayısı olduğunu, ..."nin kendi hissesini ... ve ..."ye bıraktığını, taşınmazın diğer kısmının ..."a ait olduğunu, ..."in bu yeri 40 yıl süreyle Açıkeller namına kullandığını belirtmişlerdir.
04.10.2006 tarihinde yapılan keşifte dinlenen kadastro tespit bilirkişisi ...; davalı yerlerin ..."a ait olduğunu, ..."un erkek çocuğunun bulunmadığını, kız tarafından ... ve ..."nin mirasçıları olduklarını, ..."nin hasta iken hizmetini gören ... ve ..."e kendi payını devrettiğini, yaklaşık 40 yıldır bu şahıslar namına ..."in taşınmazları kullandığını ifade etmiştir. 21.12.2006 tarihli oturumda dinlenen ...; çekişmeli taşınmazların ... isimli kişiye ait olduğunu, ondan ..."ye kaldığını, ... namına yarıcı sıfatıyla ekip biçtiğini, daha sonra ..."nin vasiyetname ile ... ve ..."ye bağışladığını, ..."ın, ..."nin yeğeni olduğunu, ..."nin ve ..."ın bu yerde hissesinin olup olmadığını bilmediğini, davalı yerleri ekip biçerken ..."ın hissesinin olduğunu söylediğini, ancak ..."a pay vermediklerini belirtmiştir. Yine, 02.11.2007 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişi ...; çekişmeli yerlerin ..."tan, ..."ye kaldığını, ..."in kendi payını ... ve ..."ye bağışladığını ifade etmişlerdir.
Kadastro sırasında 377 parsele uygulanan 1937 tarih ve 75 yazım numaralı vergi kaydının malikleri ... oğulları ... ve ..."dir.
... Noterliğinde düzenlenen 26.04.1971 tarihli vasiyetname sureti incelendiğinde; ... oğlu ..."nin; ... ve ... köyündeki tüm taşınmazlarını veya hisselerinin tamamını ... ve ..."ye bağışladığı belirtilmiştir. Bu durumda, katılanlar ..., ... ve ..."nin çekişmeli taşınmazlarda paylarının bulunup bulunmadığı, Şubat 323 daimi 29 sıra nolu tapu kaydının malikleri ile katılanlar ve davalılar arasında mirasçılık ilişkisi olup olmadığı yönünde duraksama olmuştur. Bilindiği üzere mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme kuralları uygulanmaz. Mahkemece Şubat 323 daimi 29 sıra nolu tapu kaydı ve 1937 tarih ve 75 sıra nolu vergi kaydı yöntemine uygun olarak keşifte uygulanmamış, anılan kayıtların kapsamları belirlenmemiştir.
Bunlardan ayrı hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazların 1959 yılı memleket haritasında ve 1957 yılı hava fotoğrafında açık alanda gözüktüğü, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş ise de rapora ekli memleket haritasında sadece çekişmeli taşınmaz gösterilmiş olup, komşu parselleride gösterir şekilde aplike yapılmamış, 1957 yılı hava fotoğrafının stereoskop aleti ile incelemesi yapılmamış ve çekişmeli taşınmazlar hava fotoğrafında hiç gösterilmemişlerdir. Anılan eksikliklerin giderilmesi yönündeki Dairenin iade kararının gerekleri de yerine getirilmemiştir. Bu haliyle orman bilirkişi raporu yetersiz olup hükme esas alınamaz.
O halde; öncelikle yargılama sırasında ölen katılan ... oğlu ..."nin mirasçılarına dava ihbar edilmeli, davalıların ve katılan davacı ... "ın sundukları veraset belgelerinin iptali için dava açılmış ise anılan davalar ile ... tarafından açılan veraset davasının sonucu beklenmeli, ... ili, ... ilçesi, Çatalkaya nüfusuna kayıtlı ... ve ..."den olma ... ve ... ile aynı yer nüfusuna kayıtlı ... ve ..."dan olma ..."nin ana, baba ve kardeşlerini gösterir şekilde üst soy aile nüfus kayıt tablolarının nüfus müdürlüğünden istenmeli, daha sonra önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi, bulunamaması halinde bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi taraf tanıkları, elverdiğince yaşlı ve yansız yerel bilirkişiler, hayatta iseler kadastro tespit bilirkişileri, daha önceki keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar (..., ..., ..., ..., ..., ...), veraset dosyalarında tanık olarak dinlenen ..., ..., ..., ... oğlu ..., ilmuhaberlerde imzaları bulunan ..., ..., Katibi ... ve ... huzuruyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 1959 yılı memleket haritası ile 1957 yılı hava fotoğrafı çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumları saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüleri ve çevreleri incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazların konumunu gösteren hava fotoğrafları ile orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritalarının ölçeklerini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritaları ve hava fotoğrafları ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumlarını çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, ayrıca hava fotoğrafları, kadastro paftası ile çakıştırılıp stereoskop aletiyle incelenerek, taşınmazların üzerinde neler gözüktüğünü (bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı, yaşı , kapalılık oranı vb) belirtir şekilde müşterek imzalı bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte, taşınmazlar hâkim tarafından gözlemlenmeli, taşınmazlar üzerinde neler bulunduğu (bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, çekişmeli yeri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde dayanak tapu kaydının 4785 sayılı Kanun karşısında hukuken değer taşımayacağı gözetilmeli, çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun tespiti halinde ise dayanak Şubat 323 Daimi 29 sıra nolu tapu kaydı ve 1937 tarih 75 yazım numaralı vergi kaydı yerel bilirkişiler ve fen bilirkişi marifetiyle zemine uygulanmalı, 3402 sayılı Kanunun 20. maddesine uygun olarak kapsamları belirlenmeli, uygulamada komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılmalı, bilinemeyen sınırlar konusunda taraflara tanık dinletme olanağı verilmeli, dayanak tapu ve vergi kayıtlarının maliklerinin kimler oldukları, kayıt maliklerinin aralarında ırsi ilişki bulunup bulunmadığı, mirasçılarının kimler oldukları, tapu ve vergi kayıtlarının malikleriyle katılan davacılar ve davalı kişiler arasında mirasçılık ilişkisi olmadığı, yine katılan davacılarla davalılar arasında mirasçılık ilişkisi bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların kimden kime kaldığı, kimler tarafından ne şekilde kullanıldığı yönünde taraf tanıklarının, hayatta olan kadastro tespit bilirkişilerinin, daha önceki keşiflerde tanık ve yerel bilirkişi olarak beyanları alınan ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ün, veraset dosyalarında tanık olarak dinlenen ..., ..., ..., ... oğlu ..., ilmuhaberlerde imzaları bulunan ..., ..., Katibi ... ve ..."un beyanları alınmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde yöntemince giderilmeli, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi uyarınca çekişmeli taşınmazların gerçek hak sahipleri belirlenmeli, oluşacak sonuca göre 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesine uygun şekilde hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece değinilen şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılması gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dahili davalı ... Yönetimi, katılanlar ... ve ..."ın temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/05/2016 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.