Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/689
Karar No: 2021/2256
Karar Tarihi: 03.03.2021

Taksirle öldürme - görevi yaptırmamak için direnme - 6136 sayılı Yasaya aykırılık - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/689 Esas 2021/2256 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2020/689 E.  ,  2021/2256 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Suç : Taksirle öldürme, görevi yaptırmamak için direnme, 6136 sayılı Yasaya aykırılık
    Hüküm : 1- Sanık ... hakkında taksirle öldürme suçu nedeniyle; TCK"nın 85/1, 27/1-son, 62, 50/4-1.a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkûmiyet
    2- a- Sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçu nedeniyle; TCK"nın 265/1, 265/4, 43, 62, 53, 51/1-3-6-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet
    b- Sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçu nedeniyle; CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraat.
    3- a-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçu nedeniyle; TCK"nın 265/1, 265/4, 43, 31/3, 62, 51/1-3-6-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet.
    b-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçu nedeniyle; CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraat


    Taksirle öldürme suçundan sanık ..."nun mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından, sanık ... ve suça sürüklenen çocuğun görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyetine ilişkin hükümler ile sanık ... ve suça sürüklenen çocuğun 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan beraatine ilişkin hükümler ise katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    1)Katılan ... vekilinin, sanık ... ve suça sürüklenen çocuk hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyetlerine ilişkin hükümler ile sanık ... ve suça sürüklenen çocuk hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan beraatlerine ilişkin hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Ölen ..."ın ablası katılan ..."ın sanık ... ile suça sürüklenen çocuk hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından açılan davalara katılma ve bu suçlardan kurulan hükümleri temyize yetkisi bulunmadığından, vekilinin bu hükümlere yönelen temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
    2-Katılan ... vekilinin ve sanık ... müdafiinin, sanık ... ... hakkında taksirle öldürme suçundan mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise;
    Sanık ... müdafii tarafından verilen süre tutumlu temyiz dilekçesinin içeriğinde temyiz talebinin tamamen sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik olduğu, her ne kadar kararın giriş bölümünde sanığın sıfatının "müşteki sanık" olarak yazılsa da katılan sıfatı yönünden herhangi bir temyiz iradesinin bulunmadığı anlaşılmakla, gerekçeli temyiz dilekçesinde katılan sıfatı yönünden vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin süresinde olmadığından CMUK’un 317. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Olay tarihinde saat 02:00 sularında asayiş ekibinde görevli, aralarında sanığın da bulunduğu polis memurlarının ihbar üzerine aile içi kavga olayına müdahale için olay yerine gittikleri, olay yerinin yakınındaki Balıkçılar Başı mevkiiden 5-6 el silah sesi geldiği ve hemen ardından aynı yönden beyaz renkli Şahin marka bir aracın gelmeye başladığı, aracı suça sürüklenen çocuk ..."un kullandığı, sağ ön koltukta ölen ..., arka koltukta ise sanık ..."ın olduğu, polisleri görmeleri üzerine yavaşladıkları, polis memurları tanık ... ve sanık ..."nun şüphelenmesi üzerine el işaretiyle ve ışıklı uyarıyla dur ihtarında bulundukları, suça sürüklenen çocuğun hakkında yakalama kararı bulunması sebebiyle dur ihtarına uymadığı, aracı sanık ve tanığın üzerine doğru sürdüğü ayrıca araç içerisinden elde edilemeyen bir silahla sanık ve ..."ye doğru ateş edildiği, yine ..."ın da havaya doğru ateş ettiğinin görevlilerce beyan edildiği, bu hususun olay yerinde bulunan ve sanık ile ...nin silahından atılmadığı tespit edilen üç adet kovan bulunması ile de doğrulandığı, araçtan atılan mermilerden birinin mağdur polis memuru ..."nin çok yakınından geçtiği, sanık ve tanık polisin kendilerini yere doğru atarak yara almaktan kurtulduğu, hattta bu sırada sanığın, arkadaşı tanığın vurulduğunu zannettiği, bunun üzerine ..."nin T0624-10C03622 nolu MP5 marka A3 makinalı tabanca ile araca doğru 6 el ateş ederek, aynı anda sanık polis memuru ...."in kullandığı T6368-07B11018 numaralı MK Yavuz16 marka yarı otomatik tabancayla araca doğru iki el ateş ederek aracı durdurmaya çalıştıkları, sanık ..."in yaptığı atışlardan birinin aracın arka camından girerek sağ ön koltukta bulunan ..."a isabet ettiği ve hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı, ölen hakkında düzenlenen 23/07/2012 tarihli otopsi raporuna göre "C5-C6 omurlar hizasında 1,5X2 cm ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası olduğu, giriş yarası altına uyan kas dokusunda hematom olduğu ve bu bölgedeki boyun kaslarının kanamalı olduğunun görüldüğü, C2-C3 omurlarda fraktürler olduğunun tespit edildiği, C2-C3 omurların tur yardımıyla açıldığı ve omurilik kanalında 1 adet ateşli silah mermi çekirdeğinin bulunduğu, kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı boyun omur kırıkları, omurilik yaralanması sonucu meydana geldiğinin" bildirildiği, 05/10/2012 tarihli ekspertiz raporuna göre ölenin boyun bölgesinden çıkartılan 9 mm çaplı Parabellum tipli bir adet mermi çekirdeği parçasının sanığa zimmetli "T6368-07B11018 numaralı, 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar, MKEK yapısı, Yavuz 16 marka, Compact model, yarı otomatik tabancadan atılmış olduğunun" tespit edildiği, olay mahallinin ilerisinde ana sokak no. 38 sayılı bina önünde bulunan oto üzerinde yapılan olay yeri incelemesi neticesinde düzenlenen rapor formuna göre araç arka camı üzerinde, arka bagaj sol far altında ve sağ arka çamurluk üzerinde birer adet mermi çekirdeği giriş delikleri bulunduğu, arka bagaj kapağı açılarak bagaj içerisi incelendiğinde sağ arka çamurluk üzerinde bir adet mermi çıkış deliği görüldüğü, sol far hizası bagaj tabanı üzerinde bir adet mermi çıkış deliği bulunduğu olayda,
    Öncelikle yaşama hakkı ve yaşama hakkı ihlalinin “kanunun emrini yerine getirme” sebebiyle hukuka uygun sayılabileceği hallere ilişkin olarak ülkemizde yürürlükte bulunan hukuki düzenlemenin irdelenmesi gerekmektedir.
    Ülkemizin de taraf olduğu ve Anayasanın 90. maddesi uyarınca iç hukukun bir parçası haline gelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Haklar ve Özgürlükler” başlıklı bölümünde yer alan 2. maddesinde “yaşama hakkı” düzenlenmiş, aynı maddenin “b” bendinde “usulüne uygun olarak yakalamak veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek için kuvvete başvurulmasının kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda ölüm meydana gelmişse yaşama hakkının ihlal edilmiş sayılamayacağı belirlenmiştir.
    Anayasanın 17. maddesi 1. fıkrasında “herkesin yaşama hakkına” sahip olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 4. fıkrasında “meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.” denilmek suretiyle birinci fıkradaki hakkın istisnalarını düzenlemiştir.
    TCK"nın 24. maddesinin birinci fıkrasındaki; "Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez" şeklindeki düzenleme ile kanunla verilen görevin yerine getirilmesi bir hukuka uygunluk nedeni olarak öngörülmüştür. Maddede geçen kanun kelimesinden pozitif hukuk metinleri yani yazılı hukuk kuralları anlaşılmalıdır. Kanun hükmünün yerine getirilmesinde, belirli konularda kişiye verilen yetki aynı zamanda o kişinin görevidir. Bu nedenle sözü edilen hukuka uygunluk nedenini görevin ifası kapsamında değerlendirmek gerekir.
    2559 sayılı Vazife ve Selahiyet Kanununun 16. maddesinde, ”polisin görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkili olduğu, zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabileceği, kendisine veya başkasına yönelik bir saldırı karşısında, zor kullanmaya ilişkin koşullara bağlı kalmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun meşru savunmaya ilişkin hükümleri çerçevesinde savunmada bulunacağı, meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında, bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde, hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde, silah kullanmaya yetkili olduğu, silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde "dur" çağrısında bulunacağı, kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebileceği, buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebileceği, direnişi kırmak ya da yakalamak amacıyla zor veya silah kullanma yetkisini kullanırken, kendisine karşı silahla saldırıya teşebbüs edilmesi halinde, silahla saldırıya teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak ölçüde duraksamadan silahla ateş edebileceği” düzenlenmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olayı değerlendirdiğimizde;
    Polis memuru olan sanığın olay sırasında görevi gereği kanun hükmünü yerine getirdiği ancak bu sırada kastı olmaksızın görev sınırını aştığı, eyleminin taksirle ölüme neden olma suçu kapsamında kaldığı kanaati ile mahkemece mahkumiyet kararı verilmiş ise de; sanığın, ölen ve diğer sanıkların içerisinde bulunduğu araca el feneri kullanmak suretiyle ışıklı ve eli ile dur ihtarında bulunmasına rağmen aracın üzerine doğru sürüldüğü ve aynı zamanda araç içerisinden iki kez ateş edildiği, mermilerden birinin tanık polis memurunun çok yakınından geçtiği ve sanık ile tanığın kendilerini yere attıkları, sanığın kaçmaya devam eden aracı durdurmak için olay yeri inceleme raporu ile de sabit olduğu üzere aracın lastiklerini hedef alarak ateş ettiği ancak aracın hareket halinde olması, vaktin gece olması ve kendilerine yönelik ateş edilmesi üzerine kendilerini yere atmaları sebebiyle sanığın hedefi tam olarak ayarlayamadığı, silahından çıkan üç mermiden bir tanesinin aracın arka camından girerek ölenin boyun bölgesine isabet ettiği ve aşağıdan yukarıya doğru seyirle ölümüne neden olduğu, olayın meydana geldiği bölgenin terör bölgesi olması, sanık polis memuru hedef alınarak araçtan ateş edilmesi, vaktin gece karanlığı olması, araç ile kaçıyor olmaları, sanığın tekrar ateş etme imkanı varken ateş etmemesi ve failleri hedef alarak değil yere doğru ateş etmiş olması hususları da bir arada değerlendirildiğinde; 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Yasasının 16. maddesi uyarınca silah kullanma yetkisi bulunan polis memuru olan sanığın, kanun hükmünü yerine getirdiği ve bunu yaparken de hukuka uygunluk nedeninin sınırını aşmadığının anlaşılması karşısında, beraatine karar verilmesi yerine hatalı değerlendirme ile mahkumiyetine karar verilmesi,
    Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi