17. Hukuk Dairesi 2014/24046 E. , 2017/5113 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı ... tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının maliki olduğu ve oturduğu dairede çıkan yangın nedeniyle, yakın çevreye sirayet eden duman, is ve koku sonucu, davacının sigortaladığı yan binadaki 4 nolu dairede ve aynı binadaki 15 nolu dairede hasar meydana geldiğini, sigortalı konutlarda oluşan hasar bedelinin davacı tarafından ödenip sigortalıların haklarına halef olunduğunu belirterek, davacının ödediği 5.100,00 TL"nin ödeme tarihlerinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., istenen tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 5.100,00 TL. tazminatın 4.000,00 TL"sinin 16.04.2012 tarihinden ve 1.100,00 TL"sinin 03.07.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, konut ... poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, yapı maliki olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. ... İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, ... poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle,
halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun"un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde çözümleneceği öngörülmüştür.
Davacı sigortacı, yangının meydana geldiği binada yer alan 15 nolu bağımsız bölüm ile, yangının meydana geldiği binanın yan tarafında bulunan binadaki 4 nolu bağımsız bölümde oluşan hasar nedeniyle sigortalılarına ödeme yapmıştır. Davalıya ait bağımsız bölümde çıkan yangın nedeniyle, iki ayrı sigortalı konutta zarar oluşmuş, davacı iki ayrı sigortalısına yaptığı ödemeler nedeniyle, aynı olaydan kaynaklanan iki ayrı hasar için davalıdan rücuen tazmin isteminde bulunmuştur.
Davacının sigortaladığı 15 nolu bağımsız bölüm ile davalıya ait konutun bulunduğu ana taşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olup, davacının sigortalısı ile davalı arasındaki uyuşmazlığa Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekeceğinden, davacının da sigortalısının halefi olarak açtığı davada sigortalının tabi olduğu görev kuralları cari olacağından; 15 nolu bağımsız bölümdeki hasar yönünden davada Sulh Hukuk Mahkemeleri"nin görevli olduğu açıktır.
Davalıya ait konutun bulunduğu binanın yan tarafındaki binada bulunan 4 nolu konutta oluşan hasar yönünden ise; davacının sigortalısı ile davalı arasındaki uyuşmazlığa haksız fiil hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalı ile davacının sigortalısı ..."in tacir sıfatı bulunmadığı gözetildiğinde, ticari nitelikte olmayıp haksız fiil vasfı taşıyan uyuşmazlığa bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemeleri"ne ait olduğu izahtan uzaktır.
Bu durumda mahkemece, davacının, sigortalılarının halefi olarak iki ayrı hasar bedelinin rücusu için açtığı davada, hasarın oluştuğu taşınmazların konumu ile sigortalıların gerçek kişi oluşuna göre, 15 nolu konuttaki hasar yönünden davada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin, 4 nolu konuttaki hasar yönünden ise davada Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gözetilerek, tefrik kararı verildikten sonra mahkemenin görevsizliği yönünde hüküm tesisi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, işin esası hakkında yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalı ..."ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ..."ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine 08/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.