Davacı, baskın hizmetinin Bağ-Kur olduğunun tesbitiyle, 8.6.2001-10.6.2001 tarihleri arasındaki S.S.K kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 8.6.2001-10.6.2001 tarihleri arasındaki Sosyal Sigortalar Kurumu"na tabi sigortalılığının iptali ile 20.4.1982 tarihinden itibaren başlayan 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığının sürekli devam ettiğinin tesbitini istemiş, Mahkeme yazılı gerekçelerle istemin reddine karar vermiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 20.4.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı, vergi kaydının 1.3.1981-9.4.1999 tarihleri arasında olunduğu, oda kaydının ise 29.12.1996 tarihinden başlayarak devam ettiği, 20.4.1982 tarihinden itibaren başlayarak devam edegelen Bağ-Kur sigortalılığı sırasında 8..6.2001-10.6.2001 tarihleri arasında Sosyal sigortalar Kurumu"na tabi çalışmasının bulunduğu Kurumun 8.6.2001 tarihinden başlayan SSK sigortalılığını gerekçe göstererek 7.6.2001 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalılığını sona erdirdiği anlaşılmaktadır. Sosyal Güvenlik Sisteminizde çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmıştır. Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunundaki birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olması yasaklanmış, sigortalının önceden başlayarak devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanınarak, çatışan sigortalılık sorunu çözüme ulaştırılmıştır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumuna girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3. madde I-(F) bendinde “ Kanunla Kurulu Emekli Sandıklarına aidat ödemekte olanların”, (K) bendinde “ herhangibir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası’nın 24. madde I.II, fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere iki sigortalılığın bir arada bulunması halinde asıl olan, önceden başlayarak devam eden sigortalılıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-389 – 430 sayılı ve 29.06.2005 günlü Kararı ile 2001/21-627-659 sayılı ve 03.10.2001 günlü kararlarında da bu husus açıkça belirtilmiştir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davacının 8.6.2001-10.6.2001 tarihleri arasındakı Sosyal Sigortalar Yasası"na tabi çalışmaların iptali ile Bağ-Kur sigortalılığının 20.4.1982 tarihinden başlayarak kesintisiz devam ettiğinin tesbitine karar vermek gerekirken aynı anda birlikte başlayarak devam eden çifte sigortalılık halinde yada çok kısa süre içinden biri diğerlerinin hemen arkasından başlayarak birlikte devam edegelen sigortalılıkların bulunması durumunda uygulama yeri olan baskın sigortalılık görüşü itibariyle istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 9.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.