Davacı, davalı işyerinde 23.3.1995 tarihinden itibaren çalışmış olduğu halde, davalı işverence 03.11.2004 tarihinden itibaren çalışmasının kuruma kayıt ve tescil ettirildiğini, kendisinin de işverenin baskısı ile aynı gün işyerinde yapılan denetimde düzenlenen durum tesbiti tutanağına 03.11.2004 tarihinde işe girdiğini beyan ettiğini ileri sürerek davalı işverence eksik bildirilen hizmetlerinin tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davacı tanıklarının sözlerine dayalı olarak 01/09/1995 tarihinden itibaren davacının davalı işlerindeki çalışmalarının tesbitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiği gözönünde tutularak gerektiğinde, doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle ve olabildiğince delilleri toplayıp bunları birlikte değerlendirmek suretiyle olumlu veya olumsuz bir sonuca gitmesi gerekir.
Somut olayda, SSK yoklama memuru denetimi sırasında davacı sigortalının işe giriş tarihini denetimin yapıldığı tarih olarak beyan ettikleri anlaşılmaktadır. SSK adına teftiş, kontrol ve denetleme yetkisine sahip elemanlarca düzenlenen tutanaklar 506 sayılı yasanın 130. maddesine göre aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir.
Mahkemece yapılacak iş, davanın kamu düzenine ilişkin olduğu gözönünde tutarak öncelikle SSK yoklama memuru durum tesbit tutanağının dayanağı olan ihbar dilekçelerini getirtmek, davacının çalıştığı döneme ait ücret ödeme belgelerini getirtip incelemek, 11.03.2004 tarihli işyeri durum tesbit tutanağını düzenleyen yoklama memurunun tanık olarak bilgisine başvurmak, davacı ile birlikte çalışan ve tercihan işten ayrılmış olan işverenin ücret ve S.S.K. prim dönem bordrolarında kayıtlı davacı ile aynı dönemlerde çalışmış ve tercihen işten ayrılmış kişiler ve komşu veya benzer işi yapan işverenlerin kayıtlarına geçmiş diğer kimseleri re’sen tesbit ederek anılan kişilerin de bilgilerine başvurmak ve elde edilecek sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz istemleri kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı işverene iadesine 09.04.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davacının davalıya ait işyerinde 23.03.1995-09.11.2004 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı iddiasına dayalı davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmasının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı işverence davalı Kuruma hiç bildirimde bulunulmadığı, bu işyerinin 01.01.1991 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, işyerinin kapsama alındığı tarihten itibaren davalı Kuruma dönem bordrolarının verildiği, davacının adının bu bordrolarda yer almadığı, yapılan ihbar üzerine SSK.Başkanlığı yoklama memurunca işyerine gidilmek suretiyle tutulan 03.11.2004 tarihli tutanakta davacının 03.11.2004 tarihinde işyerine girdiğini beyan ettiği ve tutanağın memur tarafından yüksek sesle okunmasından sonra itirazsız imzaladığı, davalı işverence 03.11.2004 tarihinden itibaren davalı Kuruma 9 günlük çalışmasının ve 11.11.2004 tarihinde çıkışının bildirildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa’nın 130.maddesi gereğince SSK. Müfettiş tutanakları aksi kanıtlanıncaya kadar itibar edilmesi zorunlu belgelerdir. Davacı bu tutanağı işverenin baskısı ve işten çıkarılacağı korkusu ile imzaladığını ileri sürmüş, davalı işverene aynı şekilde hizmet tesbit davası açmış ve tutanakta 03.11.2004 tarihinde işe girdiklerini beyan edip tutanağı imzalayan kişiler tanık olarak dinlenmişlerse de, bu tanıkların beyanları kendileri içinde hukuki menfaat sağlayacağından, tanık delili en zayıf delil olup on yıla varan uzun süreye yönelik istemin başkaca hiçbir bilgi ve belge ile doğrulanamayan salt, yetersiz ve soyut tanık beyanlarına dayanılarak mahkemece kabul edilmesi isabetsiz olmuştur.
Bu işyerinde 1991 yılından beri çalışanların tümü bildirildiği halde davacının bildirilmemiş olması ve dokuz yıllık süre içinde davacının hiç hastalanmamış olması ve vizite kağıdına hiç ihtiyacının olmaması da hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacının ikrah iddiasının ve müfettiş tutanağının aksinin kanıtlanamadığı ortadadır. Bu durumda müfettiş tutanağındaki imzanın davacı için bağlayıcı olacağının kabulü gerekir.
Mahkemece istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup karar bu nedenle bozulmalıdır.
Açıklanan gerekçeyle Sayın çoğunluğun araştırmaya yönelik bozma gerekçesine katılmıyorum.