Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesi ile; davacıların murisin mirasçıları, davalının ise yeğeni olduğunu, murisin Noterde düzenlenen 12.05.2009 tarihli vasiyetname ile “...T. O. köyü ve T. köyünde bulunan tapulu gayrimenkullerini...” davalıya vasiyet ettiğini, bu vasiyetname ile davacıların mahfuz hisselerine ulaşamadığını, murisin mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini mahfuz hisselerine ulaşmak için dava açıldığını belirterek, öncelikle uygun şartları bulunmayan vasiyetnamenin iptalini, muris adına olan tapu kayıtlarının davacıların mahfuz hissesi oranında tescilini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile; ikinci evliliğini yapan murisi, çocuklarının istemediğini, murise ölümüne dek kendisinin baktığını, vasiyetnamenin çocukların ilgisizliği ve saygısızlığı nedeniyle düzenlendiğini beyan etmiştir. Mahkemece, davacının vasiyetnamenin iptalini gerektirecek herhangi bir nedene dayanmadığı gibi vasiyetnamenin iptal sebeplerini de ispat edemediğinden iptal şartlarının oluşmadığı, murisin saklı payını bertaraf ettiği gerekçe gösterilerek, vasiyete konu taşınmazlara yönelik muris adına olan tapunun iptali ile saklı pay oranında davacılar adına, 15/32 oranında ise davalı adına tesciline karar verilmiş, hüküm Dairemizin 10.10.2013 tarih 2013/10548 E.-14295 K.sayılı ilamı ile; davada, mahfuz hisseye ulaşamadıklarından muris adına olan tapu kayıtlarının iptali ile mahfuz hisse oranında davacılar adına tescili talep edildiği, davalının kendi adına tescile yönelik karşı davası da bulunmadığı halde, dava konusu taşınmazların 15/32 hissesinin davalı İ.. B.. adına tesciline karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında, dava dışı mirasçılardan Ş.. Y.."ın davacı yanında asli müdahale talebi de göz önünde bulundurularak, saklı payları oranında tüm davacılar adına, 12/32 oranında ise davalı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulma kararı verilmiş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; Dairemizin 10.10.2013 tarih 2013/10548 E.-14295 K.sayılı ilamı ile davada mahfuz hisse oranında davacılar adına tescil talep edildiği davalının da kendi adına tescile yönelik karşı davası bulunmadığı halde, dava konusu taşınmazların 15/32 hissesinin davalı İ.. B.. adına tesciline karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile bozulmuş olmasına rağmen mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucu yine HMK"nun 26.maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak davalı lehine bu kez 12/32 oranında hisse tesciline karar verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; Dairemizin 10.10.2013 tarih 2013/10548 E.-14295 K.sayılı ilamında da vurgulandığı üzere davadaki taleple bağlı kalınarak, davalı lehine hüküm kurmamak olmalıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.