11. Hukuk Dairesi 2015/8951 E. , 2016/3933 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/04/2015 tarih ve 2014/416-2015/122 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili adına tescilli "..." esas unsurlu tanınmış markaların bulunduğunu, davalı Şirketin 2012/13285 sayılı "......" ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın ... ..."nca nihai olarak reddedildiğini, paslanmaz ... anlamındaki "..." kelimesinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, başvurunun tescili halinde iltibas tehlikesinin doğacağını, davalının haksız yarar sağlayacağını, müvekkili markalarının ise zarar göreceğini ileri sürerek ... ..."nın 2014-M-9778 sayılı kararın iptalini, başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, "..." ibaresinin zayıf bir işaret olduğunu, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b bendinde sayılan şartların oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının "..." ibareli ilk markasının 2002 tarihli olduğunu, oysa öncelik hakkına sebep olacak şekilde müvekkilinin "... ...... " markasının 1989 yılından beri tescilli bulunduğunu, müvekkilinin "......" ibaresine ayırt edicilik kazandırdığını, "..." ibaresinin kimsenin tekeline verilemeyeceğini, markalar arasında benzerliğin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ... ibaresinin altın anlamına geldiği, ürünün kaliteli ve değerli olduğunu ifade etmek için kullanıldığı, bu haliyle ayırt ediciliğinin düşük seviyede olduğu, zaten davacının markalarının da bu sözcük yanında başka şekil, rakam ve sözcüklerle birlikte tescil edildiği, davacının "..." ibareli markalarıyla davalının "......" ibare ve biçimli başvurusu arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, davalının "......" ibareli markasının 8, 11 ve 21. sınıftaki ürünler için 1989 yılından beri ..."de tescilli olduğu, davalının son başvurusu kapsamında da 7, 8 ve 9. sınıf ürünlerin yer aldığı, her iki tarafın belirtilen iştigal mevzularında,
-/-
birbiriyle eş zamanlı olarak ticarî faaliyette bulundukları, davalının öteden beri son başvuru konusu mal ve hizmetleri de içerecek biçimde kullandığı, işletmesi ile özdeşleşmiş asli unsurlarını içeren, işletmesel köken itibariyle önceki tescilli markaları ile bağlantılı olduğu mesajını açık biçimde veren, önceki markaların serisi olarak algılanmasında tereddüt bulunmayan, asli unsur yanında bazı ekler de içeren yeni ve seri bir marka tescil ettirme hakkının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ... ... kararının iptali ve davalı Şirket adına başvurusu yapılan markanın tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davaya konu 2012/13285 sayılı marka başvurusu "......" ibaresinden oluşmakta olup işaretin 7, 8 ve 9. sınıf emtialarda tescili istenmiştir. İtiraza mesnet ve davacı Şirket adına tescilli olan markaların asli unsurlarından bir tanesini de “...” ibaresi oluşturmaktadır. Bu durumda, davalı Şirketin dava konusu marka başvurusu ile davacı Şirket adına tescilli olan itiraza mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b anlamında ilişkilendirme ihtimalini de içerecek şekilde, benzerlik bulunduğunun kabulü gerekir. Bu bakımdan, mahkemenin dava konusu işaretler arasında benzerlik bulunmadığına dair gerekçesi yerinde değildir.
Davalı Şirket adına "... mutfak eşyaları: Tencereler, tavalar, çaydanlık, demlik ve tabakları, cezveler, kayık tabaklar, düdüklü tencereler, çatal, kaşık, bıçak, kepçe ve kevgir, tepsiler, kaserol, sütlük, sefertası ve kaseler; emaye mutfak eşyaları: Tencereler, tavalar, çaydanlık ve demlik, cezve, sofra mamulleri (sofra, leğen, muhallebi), sütlük, kase, tepsiler, bakraç, maşrapa, kavanoz ve baharat takımları; ... poyflon: Tencereler, tavalar, kek, pasta ve kurabiye kalıpları" emtiasında tescilli 113536 ve 8, 11 ve 21. sınfta tescilli 2010/64478 sayılı "... ......" ibareli markalar bulunmaktadır. Davacı adına tescilli "..." esas unsurlu markaların bir kısmının da davalı Şirket adına tescili istemi ile başvurusu yapılan 2012/13285 sayılı "......" ibareli markanın sınıflarını kapsadığı sunulan marka tescil belgelerinden anlaşılmaktadır.
Önceki tarihli markalar, sahibine seri marka tescili imkânı verirse de, önceki tarihli markada yer almayan mal ve hizmetler yönünden başkası adına tescilli bulunan aynı veya benzer olan markanın kapsamındaki mal ve hizmetler için önceki tarihli marka sahibine tescil olanağı sağlamaz. Başvurunun kapsadığı emtia bakımından kazanılmış haktan, tarafların eş zamanlı olarak birbirleriyle ticari faaliyette bulunduklarından ve kullanımdan kaynaklanan bir uyuşmazlığın çıkmadığından söz edilebilmesi için Dairemizin yerleşik kararlarında da benimsendiği üzere, bu başvurunun başkasının marka hakkı ile iltibas tehlikesi oluşturmayacak ve haksız rekabete yol olmayacak nitelikte olması gerekir. Bu itibarla mahkemece, davalı Şirketin önceki markalarının ve davacı Şirket adına tescilli markaların tescilli oldukları sınıflar ve kapsadıkları emtialar gözetilerek davalı Şirket adına önceden tescilli "... ......" ibareli markaların hangi emtialar yönünden dava konusu 2012/13285 sayılı "......" ibareli marka için hak sağladığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken Yargıtay denetimine elverişli olmayacak şekilde "son başvuru konusu olan işaretin ve içeriğindeki ürünlerin genel olarak davalının tescilli markasının konusu olan işaret ve ürünlerle aynı olduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.