Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/7056
Karar No: 2007/5722

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/7056 Esas 2007/5722 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2006/7056 E.  ,  2007/5722 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Rize 1. Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi
    TARİHİ : 11/04/2006
    NUMARASI : 1038-131

    Davacı, tarım bağ-kur sigortalısı olmadığının  tesbitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine  karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    Dava, davacının 2926 sayılı Yasa kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan bu sonuç, usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. 
    Gerçekten, bir kimsenin tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılabilmesi yönünden ön koşul veya temel ilke, tarımda kendi ad ve hesabına bağımsız çalışmasının varlığıdır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa"nın 10. maddesine göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi ise, muhtarlık, tarım satış kooperatifleri ve birlikleri, tarım kredi kooperatifleri ve birlikleri, Pancar Ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile birliği, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankalar gibi kuruluşların belge ve kayıtlarıdır. Ancak, bu yasal karinelerin aksinin ispatı her zaman mümkündür.
    Somut olayda, davacının 24.01.1987 tarihli giriş bildirgesine istinaden 01.01.1987 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 1985-2005 yılları arasında ziraat odası kaydı bulunduğu, 30.05.2001-04.10.2005 tarihleri arasında S. Çay Fabrikası tarafından tevkifat kesintisi yapıldığı, E. M. tarafından, davacının köylerinde ikamet etmediğinin ve kocasından intikal eden arazinin çocukları tarafından kullanılmakta olduğunun 03.03.2006 tarihli dilekçe ile mahkemeye bildirildiği, K.K.Muhtarı tarafından ise, davacının 1990 yılından bu yana köylerinde ikamet ettiğinin, M.Ş. Ö.’in evinde yarıcılık yapmakta olan oğlu Y. Ç. ile beraber kaldığının, arazi durumunun zayıf olup, pek fazla bir geliri olmadığının, sadece çay toplayıp geçinen oğlu ile beraber kalmakta olduğunun 27.02.2006 tarihli dilekçe ile mahkemeye bildirildiği, davacı adına tapu sicil kaydı bulunmadığı, davacının Kıyıcık Köyü’nde ikamet ettiğine ilişkin tarihsiz ikametgah ilmuhaberi bulunduğu anlaşılmaktadır. Dinlenen davacı tanıkları, davacının Fındıklı’da oturduğunu, çaylıkların ise, Rize’ye bağlı Erenköy Köyü’nde bulunduğunu, çaylıkları davacının çocuklarının işlediğini, çocuklar arasında dargınlık olmasın diye çay cüzdanının anne veya baba üzerine olduğunu beyan ettiler.  
    Mahkemece, davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu göz önünde tutularak, jandarma veya emniyet vasıtasıyla davacının nerelerde ne kadar süre ile ikamet ettiğinin ve kendi adına ve hesabına tarımsal faaliyette bulunup bulunmadığının araştırılarak ve tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    Öte yandan, 22.02.2006 gün ve 5458 sayılı yasanın 13. maddesi ile değişik 1479 sayılı Yasanın ek 19. maddesi hükmüne göre, 1479 ve 2926 sayılı Yasaya göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.
    Somut olayda, davacının doğrudan prim ödemesinin bulunmadığı, ancak 30.05.2001 tarihinden itibaren tevkifat yoluyla prim kesintisi yapıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği 01.01.1987 tarihinden ilk tevkifat yoluyla prim kesintisinin yapıldığı 30.05.2001 tarihine kadar beş yıldan fazla süreye ilişkin prim borcu bulunduğundan, 01.01.1987-30.05.2001 tarihleri arasındaki sigortalılığı durdurulmuş olup, prim ödemesi bulunmayan bu dönemin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Davacının davadaki isteminden prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından, talebi de gözetildiğinde uyuşmazlığa hukuki durum tamamlanmadığından ve uyuşmazlık devam ettiğinden hüküm tarihinden sonra 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı yasanın değişik Ek 19. maddesinin uygulanacağının kabulü gerekir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu"nun 21.06.2006 gün ve E: 2006/21-363, K:2006/ 466; 28.06.2006 gün ve E:2006/21-485, K:2006/483 sayılı kararları da bu yöndedir. Ayrıca, 22.02.2006 gün ve 5458 sayılı yasanın 15. maddesi ile değişik 2926 sayılı yasanın 4/c. maddesinde, 2926 sayılı Yasa"nın uygulanmasında, yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, 16 yaşından büyükler için tespit edilen asgari ücret tutarından az olduğunu beyan eden veya belgeleyenlerin sigortalı sayılmayacağı hükmü öngörülmüştür. Bu kapsamda uyuşmazlığın çözümü, hem sosyal güvenlik hukukunun niteliğinin irdelenmesini, hem de yasaların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin ku¬ralların incelenmesini zorunlu kılmaktadır. Yasaların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme yoktur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 13.10.2004 gün ve E:2004/10-528, K:2004/533 sayılı kararında da açıkça belirtildiği gibi, kural olarak, her yasa, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını do¬ğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etki¬lemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Yasaların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de yasaların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen yasalar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2003, sh: 73).
    Sosyal güvenlik hukukunun kamusal niteliği itibariyle, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural "derhal yürürlüğe girme" niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuralın etkilememesi ve onlar üzerinde hukuki sonuç doğurmaması ise kazanılmış hakları saklı tutma amacı gütmektedir. Öte yandan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca, hakim, bir  davada  sadece  tarafların  ileri  sürdükleri maddi vakıalar ve talep sonucu ile bağlı olup, dayandıkları yasa hükümleri ve onların tavsifleriyle bağlı olmadığından, yasaları resen tatbik ederek iddia ve savunmadaki talep sonuçlarını karara bağlamakla mükelleftir. Görülmekte olan dava, henüz derdest olup, taraflar yararına müktesep bir hak doğurmamaktadır.
    Somut olayda, 2926 sayılı Yasanın 4/c. maddesinin 5458 sayılı Yasa ile değiştirilmiş biçiminin, tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tesbitini isteyen davacı yararına olduğu belirlendiğinden, mahkemece, 30.05.2001 tarihinden sonraki dönem yönünden davacının yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, 16 yaşından büyükler için tespit edilen asgari ücret tutarından az olup olmadığının araştırılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yönün göz ardı edilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.04.2007  gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi