1. Hukuk Dairesi 2014/10615 E. , 2015/12163 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ALANYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2014
NUMARASI : 2012/700-2014/17
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ................."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakan...........’ın kayden malik olduğu 286 ada 1 parsel sayılı taşınmazını davalı kızlarına satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapunun iptalini ve miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar, taşınmazın bedeli ödenmek suretiyle satın alındığını, murisin mal kaçırma kastının bulunmadığını, murisin böbrek hastası olup diyalize girdiğini, eşinin akciğer kanseri olduğunu, tedavi için paraya ihtiyaçları olduğundan taşınmazı satılığa çıkarttıklarını, alıcı çıkmayınca davalı ......’nin eşinin taşınmazı almak istemesi üzerine, 07/01/2005 tarihli sözleşme ile aralarında anlaştıklarını, 60.000-TL olarak belirlenen bedelin 50.000-TL’sinin peşin verildiğini, davalılardan Bediha’nın düğün masraflarının da taşınmazın bedeline sayıldığını, kalan 10.000-TL için 20.06.2006 vadeli iki adet senet verildiğini, bu senetlerin daha sonra ............’nın düğün masrafları için ciro edilerek kullanıldığını, mirasbırakanın satış parası ile hem kendisinin hem eşinin tedavi giderlerini karşıladığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 286 ada 1 parsel sayılı 1399,40 m2 büyüklüğünde, arsa niteliğindeki taşınmaz mirasbırakan Fadime adına kayıtlı iken, 28/03/2005 tarih, 3994 yevmiye nolu resmi senetle satış suretiyle 1/2 ‘şer paylı olarak davalı kızlarına temlik edildiği, murisin 04/11/2012 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı çocukları ................,............,..............,..............,................., ile davalı kızları .......... ve ...........’nın kaldığı anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; mirasbırakan ..........’nin böbrek hastası eşi ..........’un akciğer kanseri olduğu, her ikisinin de tedavi nedeniyle paraya ihtiyaçlarının olduğu, 07/01/2005 tarihli belge ile de taşınmazın 60.000-TL’ye satılması hususunda anlaşıldığı, bunun 50.000-TL’sinin elden ödendiği, kalan 10.000-TL için 20/06/2006 ödeme tarihli 5.000-TL’lik iki adet senet verildiği, dolayısıyla işlemin gerçek satış olup, bedelin mirasbırakan tarafından alındığı toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Okundu. 02.11.2015
A.A.