1. Hukuk Dairesi 2015/13227 E. , 2015/12162 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇARDAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2013
NUMARASI : 2012/142-2013/182
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ........ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
Davacı, ortak mirasbırakan anneleri C. A. ün 3281 sayılı taşınmazdaki 1/2 payını, davalı kızına satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile miras payı oranında adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, babaları öldükten sonra mirasçılar arasında yapılan rızai taksimde dava konusu taşınmazın annesi ile birlikte kendisine bırakıldığını, taşınmazda mirasbırakan annesinin 1/2 payını bedelini ödeyerek satın alıp üzerine bina yaptığını, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, aşamadaki beyanlarında mirasbırakanın gerçek amacının paylaştırma olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 3281 parsel sayılı 716 m2 büyüklüğünde, bahçeli kerpiç ev ve ahır niteliğindeki taşınmazın ½’şer payla mirasbırakan Cennet ve davalı Emine adına kayıtlı iken, mirasbırakanın ½ payını 02/07/2009 tarih, 2836 yevmiye nolu resmi senetle satış suretiyle davalı kızına temlik ettiği, murisin 20/12/2011 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı H. H. , davalı Emine ve dava dışı Güllü’nün kaldığı anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; dinlenen tanıklar mirasbırakanla davacı ve dava dışı kızı arasında bir ihtilafın olmadığını, hatta mirasbırakanın torunu olan davacının oğluna bir ev satın aldığını belirtmişlerdir. Mirasbırakanın temlike konu taşınmazı dışında 10 parça taşınmazının daha olduğu kayden sabittir.
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davanın kabul edilebilmesi için, mirasbırakanın temliki yaparken mal kaçırmayı amaçladığının kanıtlanması zorunludur.
Ne var ki, dava konusu olayda mal kaçırma amacı ile temlikin yapıldığı iddiası kanıtlanmış değildir.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.