3. Hukuk Dairesi 2014/4680 E. , 2014/11942 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇINAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2012
NUMARASI : 2010/137-2012/114
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin Ç. İlçesi M. köyünde bulunan arazilerinin 56 dönümlük kısmına buğday ektiğini, 04.06.2010 tarihinde buğdayların ekili olduğu araziden geçen elektrik tellerine ait direkte bulunan seksiyonel koluna bağlı tellerin kopması sonucu meydana gelen yangın nedeniyle arazinin büyük kısmının yandığını, geri kalan kısmının ise yangın sırasında söndürme faaliyetleri nedeniyle büyük oranda hasar gördüğünü, oluşan zararın tespiti amacıyla olay tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davalının 7/8 oranında kusurlu olduğu ve zararın 10.209 TL olduğunun tespit edildiğini, tespit edilen zarar miktarından davalı kurumun kusuru oranında sorumlu olduğu miktarın karşılanmasını talep ettiklerini ileri sürerek 8.930 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; müvekkilinin söz konusu zarardan sorumlu tutulabilmesi için öncelikle tarafların kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, meydana gelen olayın mücbir sebepten kaynaklanmış olabileceği gibi, müvekkilinin kusuru olmadığı sürece meydana gelen olay ve tazminattan sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddii savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulü ile 8.930 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK"nın 266. (HUMK m.275) maddesi gereğince; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.
6100 sayılı HMK.nun 400-406.maddeleri (1086 sayılı HUMK.nun 368-374. maddeleri) gereğince, delil tespitinde, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir."
Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak doğurmaz. Yani delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir.
Davacı vekili tarafından davadan önce yaptırılan tespit ve aldırılan bilirkişi raporlarına göre, davacının 1/7 oranında davalının ise 7/8 oranında kusurlu olduğu, davacının olay nedeniyle uğramış olduğu toplam zararın 10.209,20 TL olduğu bildirilmiştir. Dosya içeriğinden, davalı tarafın yokluklarında yaptırılan tespit ve aldırılan bilirkişi raporlarına karşı itirazlarını sunmuş olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle tespit bilirkişi raporu davalı aleyhine bir delil olarak kabul edilemez.
Mahkemece dava konusu olay hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılmamış, olay tarihinde davacı tarafın istemi üzerine davalı tarafın yokluğunda Sulh Hukuk Mahkemesinde yaptırılan tespit ve aldırılan bilirkişi raporları çerçevesinde hüküm tesis edilmiştir.
Davalı taraf yokluklarında yapılan tespit ve bilirkişi raporlarına karşı tespit dosyasına itirazlarını sunmuş, ancak mahkemece davalı tarafın itirazlarını karşılar şekilde konusunda uzman bilirkişi veya heyetinden yeni bir rapor almadan hüküm tesisine gidilmiştir.
Bu durumda,mahkemece; davalı tarafın yokluğunda yapılan tespit ve tespit dosyasında aldırılan bilirkişi raporlarına itirazlarını sunmuş olmasına göre, davalının itirazlarını da karşılar şekilde önceki bilirkişiler dışında konusunda uzman bilirkişi heyetinden yeni bir kusur ve hasar tespiti yaptırılarak sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yeterli inceleme yapılmadan, eksik inceleme ve araştırma ile delil tespit dosyasındaki bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.