11. Hukuk Dairesi 2015/15382 E. , 2016/3919 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30.09.2014 tarih ve 2013/12-2014/303 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ebeveynleri tarafından 29.04.1986 tarihinde ... ... Şubesi nezdinde 36094 nolu vadeli mevduat hesabı açılarak bu hesaba %45 faiz oranıyla 9 aylık vadelerde yenilenmek üzere 40.000,00 TL (TL"den 6 sıfır atılması öncesi) yatırıldığını, söz konusu hesabın vade sonunda faizin anaparaya eklenilerek aynı şartlarda temdit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin hesap cüzdanı ile davalı bankayla görüşmeler yaptığını, davalı banka tarafından hesapta 386,52 TL tutarında mevduat olduğunun belirtildiğini, yapılan hesabın hatalı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin hesabında bulunması gereken paranın dava tarihine kadar ulaştığı bedelin tespiti ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiş 07.01.2014 havale tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 50.000,00 TL"den 132.999.589,26 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından ibraz edilen belgeler uyarınca 29.04.1986 tarihinde 40.000,00 TL tutarlı, %45 faiz oranıyla 9 ay vadeli hesap açıldığını, müvekkilince 2000 yılı öncesine ilişkin kayıtların saklanılmaması nedeniyle bu tarih öncesinde yapılan işlemlerin tespit edilemediğini, söz konusu hesabın 2000-2004 yılları arasında 6 aylık dönemler halinde vadeli hesap olarak temdit edildiğini, 13.11.2004 tarihinde yeni hesap numarası sistemine geçilmesi nedeniyle 180.199.253 TL olarak paranın yeni hesaba devredildiğini, devredilen hesabın 20.12.2004 tarihinde 193.743.873 TL olarak temdit edildiğini 01.01.2005 tarihinden sonra Türk Lirası"ndan altı sıfır atıldığını, bu tarih itibariyle 193,75 TL olan hesap bakiyesinin vade ve faiz oranı bozulmadan güncellendiğini, söz konusu hesabın 10.06.2013 tarihi itibariyle bakiyesinin 415,85 TL olduğunu, davacının bunun haricinde alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, uyuşmazlığın çözümü hususunda bilirkişi raporu ve itirazlar uyarınca ek rapor alındığı, yapılan hesaplama uyarınca dava tarihi itibariyle davacıya ait hesap bakiyesinin Türk Lirası"ndan altı sıfır atılması öncesinde 106.304.859,46 TL olduğu, Türk Lirası"ndan altı sıfırın atılması nedeniyle davacı alacağının 106,30 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle 106.30 TL"nin davalıdan dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
-/-
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı vekili cevap dilekçesinde, "29.04.1986 tarihinde 40.000,00 TL tutarlı, %45 faiz oranıyla 9 ay vadeli hesap açıldığını, söz konusu hesabın 2000-2004 yılları arasında 6 aylık dönemler halinde vadeli hesap olarak temdit edildiğini, 13.11.2004 tarihinde yeni hesap numarası sistemine geçilmesi nedeniyle 180.199.253 TL olarak paranın yeni hesaba devredildiğini, devredilen hesabın 20.12.2004 tarihinde 193.743.873 TL olarak temdit edildiğini 01.01.2005 tarihinden sonra Türk Lirası"ndan altı sıfır atıldığını, bu tarih itibariyle 193,75 TL olan hesap bakiyesinin vade ve faiz oranı bozulmadan güncellendiğini, söz konusu hesabın 10.06.2013 tarihi itibariyle bakiyesinin 415,85 TL olduğunu, davacının bunun haricinde alacağı bulunmadığını" savunarak davanın reddini istemiştir. HMK"nın 188. maddesinde "Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez. Maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez." şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Mahkemece davalı vekilinin cevap dilekçesinde yer alan bu beyanların HMK"nın bahsi geçen maddesi uyarınca ikrar niteliğinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Kabule göre de, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde kabul edilen kısm yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.