14. Hukuk Dairesi 2019/3981 E. , 2020/354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.10.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 17.01.2013 tarihli, 2012/10996 Esas - 2013/310 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, kayden maliki bulundukları 349 ve 350 parsel sayılı taşınmazlarda yapılan imar uygulamasının özel parselasyona uygun olmadığını, 15.12.1996 tarihli, 83 sayılı encümen kararı uyarınca yapılan imar uygulaması sonucu davalı ..."in her parselde paydaş kılındığını ve daha önce sattığı yerler için davacılardan yeniden para istediğini, davacıların toplam 1078 m2"lik 4 adet arsanın parasını ödeyerek malik olduğu halde yapılan uygulamada 216 m2"lik müstakil tapu verildiğini ileri sürerek 153 ada 14, 15 ile 158 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesi isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davaya konu taşınmazlarda ilgili imar uygulamasının iptal edildiği, parsellerin eski haline dönüştüğünden davacıların eski 349 ve 350 parsel sayılı taşınmazlarda halen paydaş oldukları, dahili davalı ..."ın ise iyiniyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25.03.2004 tarihli, 2004/2593 Esas - 2004/3427 Karar sayılı ilamı ile taşınmazı sonradan devralan davalıların iyiniyet savunması bakımından belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, davanın kabul edilecek bölümleri yönünden ise imar öncesi parsel kayıtlarının ihya edilmesi suretiyle iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; Mahkemece, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25.03.2004 tarihli, 2004/2593 Esas, 2004/3427 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve değerlendirme yapılarak davalılardan ... ve ..."nın TMK"nin 1023. maddesinin koruyuculuğu altında olduğu, diğer bir ifadeyle; iyiniyetin korunacağı gerekçesiyle bu davalılar bakımından davanın reddine, davalı ... hakkında ise davanın kabulüne dair kararın, davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin, 17.01.2013 tarihli, 2012/10996 Esas - 2013/310 Karar sayılı bozma ilamı ile "...istek doğrultusunda, idari yargı yerinde imar uygulaması işleminin iptali nedeniyle dayanağı kalmayan yolsuz tescil durumuna düşen imar parsellerinin iptaline karar verilmesi doğru ise de kadastral parselin ihyası suretiyle anılan parsel üzerinden davacıların payları oranında tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken infazda sorun yaratacak biçimde yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; Yargıtay"ca infaza elverişli olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilen hüküm tekrar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunlu olup, bu durum usuli kazanılmış hakkın bir gereğidir. Kaldı ki imar parsellerinin hukuki dayanağını teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin TMK"nin 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Buna göre kadastrol parsellerin gittileri olan imar çap kayıtlarının iptal edilip eski kadastrol parsellerin geometrik ve mülkiyet durumunun yeniden ihyasına karar verilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gereği yerine getirilmeyerek, davacıların payları belirtilmeksizin tescile dair infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.01.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.