
Esas No: 2018/1326
Karar No: 2019/2014
Karar Tarihi: 14.03.2019
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/1326 Esas 2019/2014 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, davalı apartmanda 01/05/2008 tarihinden 23/07/2012 tarihine kadar kesintisiz olarak kapıcı olarak çalıştığının, tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili özetle; davacının çalışmaları bakımından kurum kayıtlarının esas olduğunu, davacının çalışma iddiasını kurum kayıtlarına eş değer belgelerle kanıtlaması gerektiğinden tanık anlatımlarına muvafakat etmediklerini, işyerinin varlığı, 5510 sayılı Yasa kapsamına girip girmediğinin araştırılması gerektiğini, hizmet akdi ile davalı işverene bağlı olarak fiilen çalışıldığının ispatlanması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.Davalı işveren vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın müvekkili apartmanda işçi-işveren ilişkisine dayalı herhangi bir çalışması olmadığını, davacının dava edilen Akyol Apartmanında kat maliki olan oğlunun yanında ikamet etmekteyken apartman ortak malı olan küçük dairede oturması karşılığı bir kaç gün apartman çöplerini döktüğünü, bunun karşılığında da apartmana ait daireyi kira vermeksizin kullandığını, tam gün çalışmasının söz konusu olamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece mahkemesince ; “Toplanan delillere, davacı tanıklarından ..." ün adresine, sadece ikametinin bulunmasına göre beyanına itibar edilemeyeceği, diğer komşu işyeri çalışanları tanıkların sigorta kayıtlarındaki çalışma süresi davalı apartmanın imar işlem dosyası belgeleri, davalı apartmandaki daire sayısı ve İstanbulda bir çalışanın dahi bulunması halinde sigorta kapsamında olması dikkate alındığında davacının bilirkişi raporunun 01/01/2012 tarihinde başlayan çalışma süresinin 23/07/2012 tarihinde talep dikkate alınarak sona erdiğinin kabul edilerek sadece bu süre açısından davanın ispatlandığı, çalışmanın sona erdiği tarih ve dava tarihi itibari ile hak düşürücü sürenin geçmediği, bu süre açısından davanın kısmen kabulünün gerektiği, diğer süreler açısından davanın ispatlanamadığı, reddinin gerektiği sonucuna varılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle
“Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davacının 01/01/2012-30/06/2012 tarihleri arasında 180 gün, günlük 29,55 TL ücretle, 01/07/2012-23/07/2012 tarihleri arasında 23 gün, günlük 31,35 TL ücretle 5510 sayılı yasa kapsamında davalı ...Apartman Yöneticiliği işyerinde hizmet akdi ile çalıştığının TESPİTİNE, Davacının diğer taleplerinin REDDİNE, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı ... Apartman yöneticiliği vekili; davacının apartmanın bir dairesinde oturması karşılığında haftada bir kaç gün çöpleri döktüğünü, davacının belirli bir çalışma saati, amir veya işverenin de bulunmadığını, davada dinlenen tanıkların, müvekkil Akyol Apartman Yöneticiliği ile aralarında husumet bulunan kişiler olduğunu, davacının davasını tüm kat maliklerine karşı yöneltmesi gerektiğini, davanın reddi gerektiğini,
Davalı SGK vekili; kurum kayıtlarının esas olduğunu, aksinin eşdeğer belgelerle ispat edilmesi gerektiğini,yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini,davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince "" Dinlenen tanık beyanlarına göre; aynı apartmanda Hüseyin Koç isimli işverenin işyerinin bulunduğu, tanıkların davacının apartmanda kapıcılık yaptığını beyan ettikleri, mahkemece kabul edilen sürede davacının çalıştığının ispat edildiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından yeterli inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğu, davanın kısmen kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun oy birliği ile esasdan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle ...3. İş Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli, 2013/346 Esas-2017/5 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK"nun 353/1-b,1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “Eksik inceleme yapılmış. Apartman karar defterleri, ve kayıtları getirtilmemiştir. Apartmanın ısınma durumu ve yerleşim planı getirtilmeliydi. Yalnızca tanık beyanıyla karar verilmesi yerinde değil.” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir. Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01/02/1959 doğumlu olduğu, davalı apartmandan verilmiş işe giriş bildirgesi ya da sigortalı bildirimi olmadığı, aynı apartmanda kendine ait dairesi olduğu, davalı işyerinin tescil kaydı olmadığı, Hizmet cetvelinde 1981-1984 yılları arası 11 gün 4/a, 111 gün 4/b sigortalı bildirimi olduğu, dinlenen tanıklardan giriş katında faaliyet gösteren ... isimli işverene ait tekstil atölyesi çalışanlarından üç kişinin iddiayı doğruladığı, Bunlardan ... "un sigorta bildiriminin 20/07/2012 tarihinde, başlayıp 2016’ya kadar devam ettiği, A... "in sigorta bildiriminin 01/04/2012 tarihinde başlayıp, 2013 sonuna kadar devam ettiği, ...’ın sigorta bildiriminin 01/04/2012 tarihi itibariyle başladığı, komşu tanık ..." ün ... mahallesi 11. Sokakta oturduğu belirlendiğinden beyanına itibar edilmediği, dinlenen apartman sakinlerinin “Davacının oturduğu dairenin küçük olduğunu, apartmanın aylık temizliğini yapma karşılığında kapıcı dairesinin kendisine verilmesini, eşyalarını koyacağını söylediği ” şeklinde beyanda bulundukları, Mahkemece üç sigortalı tanığın beyanları ve sigortalı oldukları süre dikkate alınarak hüküm kurulduğu, apartmanın karar defterleri ve işletme defterlerinin getirtilmediği, yapılan işin içeriği gereği çalışmanın kısmi süreli olup olmadığı hususu üzerinde durulmadan hüküm kurulduğu, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece yapılacak iş; davalı apartmanın karar defterleri ve işletme defterlerini, ödeme kayıtlarını, banka kayıtlarını, kat malikleri planını getirtmek, çalışmanın tam zamanlı mı kısmi süreli mi olduğu hususunu irdelemek, mümkünse komşu apartman sakinlerinden konuya ilişkin bilgisi olanların kamu tanığı olarak beyanlarına başvurmak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.