Esas No: 2014/340
Karar No: 2017/358
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/340 Esas 2017/358 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Sulh Ceza
Günü : 26.07.2011
Sayısı : 12-44
İhmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan sanık ..."un TCK’nun 257/2, 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 3.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Atabey Sulh Ceza Mahkemesince verilen 26.07.2011 gün ve 12-44 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 23.01.2014 gün ve 11048-705 sayı ile;
" ...Suç tarihinde Atabey Sulama Birliği başkanı olarak görev yapan sanığın, birliğin alacaklarını takip ve tahsil etme görevini ihmal ettiğinin kabulü ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.07.2012 gün ve 2011/4. MD-450, 2012/256 sayılı kararının gerekçesinde ifade edildiği üzere; TCK’nun 257. maddesinin 2. fıkrasında kamu görevlisinin, yapmakla görevli olduğu işi yapmaması veya yasaya göre yapılması gereken biçimde yerine getirmemesi ya da geciktirmesinin suç olarak sayılmış olması nedeniyle, bu suçun kasten işlenebilen suçlardan olduğu ve bu sebeple de oluşması için kamu görevlisinin görevini bilerek ve isteyerek ihmal etmesi veya geciktirmesinin gerektiği, gerçeğe aykırı düzenlenen 18.03.2008 tarihli evrakta sadece birlik müdürü olan diğer sanığın imzasının mevcut olduğu, ilgili evrakta tanık ... dışında ayrıca borçlarını ödediği belirtilen beş kişinin daha bulunduğu, bu durumun eylemin ortaya çıkarılmasını güçleştirdiği, sanığın bu evrakın bilgisi dışında düzenlendiği savunmasının da çürütülemediği nazara alındığında, unsurları gerçekleşmeyen atılı suç yönünden beraati yerine yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi..." isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 22.03.2014 gün ve 392009 sayı ile;
“...Sanığın, 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununun 14 ve Atabey Sulaması Sulama Birliği Tüzüğünün 26. maddelerinde belirtilen birliğin alacaklarını takip ve tahsil etme görevini ihmal ettiği, görevde bulunduğu süre içerisinde bu konu ile ilgili olarak resmi herhangi bir işlem başlatmadığı, görevden ayrıldıktan ve sulama birliği ile ilgili bir takım soruşturmalar başlatıldıktan sonra 28.05.2010 tarihinde konuyla ilgili olarak Atabey Kaymakamlığına dilekçe verdiği, bu durumun suçunu ortadan kaldırmadığı ve sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği, ...Her ne kadar sanık ... savunmalarında, birlik avukatına yazıyı birlik başkanı ..."un bilgisi ve talimatları doğrultusunda yazdığını beyan etmiş ise de, eylemi fikir ve eylem birliği içinde işlediklerinin dosya kapsamından anlaşılamadığı, ancak sanık ..."un görevde bulunduğu süre içerisinde bu konu ile ilgili olarak resmi herhangi bir işlem başlatmadığı, görevden ayrıldıktan ve sulama birliği ile ilgili bir takım soruşturmalar başlatıldıktan sonra 28.05.2010 tarihinde konuyla ilgili olarak Atabey Kaymakamlığına dilekçe verdiği, bu suretle sanığın görev gereklerini yerine getirmekte gecikme gösterdiği ve görevden ayrıldığı 29.03.2009 tarihine kadar geçen süre içinde herhangi bir işlemi ya da başvurusunun bulunmadığı, ...Sulama Birliği Başkanı olan sanık ..."un yetkisini birlik müdürüne devrettiğine ilişkin açıklamalar yönünden ise, genel hukuk prensiplerine göre yetkiyi devreden kişi devretmiş olduğu yetkiyi kullanamaz. Ancak sanık ..."un söz konusu yetkilerini kullanmaya devam ettiğinin, 22.03.2008 tarihinde birlik avukatına yazılan yazıdan da anlaşıldığı, sanığın tüm eylemleri bir bütün olarak ele alındığında, görevinin gereklerini yerine getirmede gecikme gösterdiği ve edilgen eylemlerle görevi ihmal suretiyle kötüye kullandığı..." düşüncesiyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince 10.04.2014 gün ve 3768-4085 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Görevi kötüye kullanma suçundan sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ...’in, 05.04.2004 ile 29.03.2009 tarihleri arasında Atabey Sulaması Sulama Birliği Başkanı olarak görev yaptığı,
Sanığın, Atabey Kaymakamlığına verdiği 28.05.2010 tarihli dilekçesinde; sulama birliği üyesi ... hakkında birliğe olan 2006 ve 2007 yıllarına ilişkin borçları ve gecikme zammı alacağının tahsili için icra takibi yapıldığı sırada, birlik müdürü olan inceleme dışı sanık ..."nin 18.03.2008 tarihinde birliğin avukatına, aralarında ...’in de bulunduğu toplam altı kişiden olan alacağın tahsil edildiğinden bahisle takibin sonlandırılması için yazılı talimat verdiğini belirterek bu hususların incelenmesini istediği,
Atabey Kaymakamlığınca sanığın verdiği 28.05.2010 tarihli dilekçe, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında değerlendirilerek Atabey Sulaması Sulama Birliği Başkanlığına gönderildiği, birliğin bu dilekçeye verdiği cevabi yazı ve eklerinin sanığa tebliğ edilmesi üzerine sanığın, 13.06.2010 tarihinde Atabey Kaymakamlığına yeniden bir dilekçe verip, 28.05.2010 tarihli dilekçesini belirttiği konularda inceleme ve yasal işlemlerin yapılması için verdiğini ifade etmesi üzerine, Atabey Kaymakamlığınca sanık tarafından verilen dilekçelerin Atabey Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
Sanık ..."in Isparta Valililiğine verdiği 16.06.2010 tarihli dilekçesinde de, Atabey Kaymakamlığına verdiği 28.05.2010 ve 13.06.2010 tarihli dilekçelerinin içeriğini tekrar ederek, belirttiği konularla ilgili soruşturma yapılmasını istediği, yapılan inceleme sonucu Atabey Kaymakamlığınca 06.01.2011 tarihinde, birlik başkanı sanık ... ve birlik müdürü inceleme dışı sanık ... hakkında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca soruşturma izni verildiği, bu karara yapılan itirazın merciince reddedildiği,
Isparta 1. İcra Müdürlüğünün 2008/1360 sayılı icra dosyasının; alacaklısının Atabey Sulaması Sulama Birliği Başkanlığı, borçlusunun ... olduğu, 2006 ve 2007 yıllarına ilişkin 8.910,58 Lirası gecikme zammı alacağı olmak üzere toplam 26.895,76 Liralık sulama alacağının tahsili için 10.03.2008 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçluya ödeme emri gönderildiği, dosyada başkaca bir işlem yapılmadığı, ayrıca bu takip nedeniyle birlik bütçesinden birlik avukatına 2.989,58 Lira ödendiği,
İnceleme dışı sanık ...’in, birlik başkanlığı adına birliğin avukatına yazdığı 18.03.2008 tarihli yazı ile; ... ile birlikte toplam altı birlik üyesinin borçlarının makbuz, senet ya da çek alınarak tahsil edildiğini belirterek icra dosyalarının kapatılması talimatı verdiği,
Sanık ...’in birlik başkanlığı adına birliğin avukatına yazdığı 22.03.2008 tarihli yazıda; birlik üyesi olan on altı kişinin borçlarının tahsil edildiğini belirterek icra dosyalarının kapatılmasını talep ettiği,
Atabey Sulaması Sulama Birliğinin borçlu ...’ten olan sulama ücreti alacağını; 28.03.2008"de 3.500 Lira, 30.05.2008"de 2.988 Lira, 08.02.2009"da 10.240 Lira, 31.12.2009"da 2.000 Lira ve 07.11.2010"da 150 Lira olarak tahsil ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ... aşamalarda; Atabey Sulaması Sulama Birliği Encümeni üyesi olduğunu, birlik üyelerinden olan alacakların tahsilinde sıkıntı yaşandığını, birlik üyesi ..."in de birliğe borcu olduğunu, 2008 yılı içerisinde inceleme dışı sanık ...’e ..."in borcunu ödeyip ödemediğini sorduğunda, ..."in birliğe olan borcunu ödediğini söylediğini,
Tanık ... aşamalarda; sulama birliğine olan borcundan dolayı icra müdürlüğünden ödeme emri gelmediğini, inceleme dışı sanık ...’e birliğe olan borcu karşılığında çek, senet ya da para vermediğini,
İnceleme dışı sanık ... aşamalarda; ...’in sulama birliğine borcu olduğunu, birliğin avukatına yazılan ve ..."in de aralarında bulunduğu altı kişinin borçlarının tahsil edildiği belirtilerek icra dosyalarının kapatılması talimatını içeren 18.03.2008 tarihli yazıyı kendisinin imzaladığını, ancak yazı içeriğinin doğru olmadığını, ..."in borcun bir kısmını sonradan ödediğini, sanık ...’in, ..."in de aralarında olduğu şeker pancarı alacaklısı olup, aynı zamanda birliğe borcu olan üyeler hakkında icra takibi yapılmamasını, yapılan icra takiplerinin durdurulmasını, borçlulara avukatlık ücreti ve icra masrafı gibi masraflar çıkarmak istemediklerini söylemesi üzerine bu yazıyı yazdığını, birlik başkanının olay tarihinden sonra imzaladığı benzer yazılı talimatlarının olduğunu, ..."ten haricen para, çek ya da senet almadığını, borcunu silmediğini ve ibra etmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... aşamalarda; Birlik Tüzüğünün 26. maddesi gereğince birliğin hak ve menfaatlerinin korunması bakımından birlik alacaklarının takibi konusundaki kararları kendisinin verdiğini, ancak Tüzüğün 28. maddesi gereğince bundan sonraki iş ve işlemleri takip yetkisinin birlik müdürüne ait olduğunu, birliğin encümen üyesi olan tanık ...’in, birlik üyesi ..."in borçlarını ödeyip ödemediğini öğrenmek istemesi üzerine durumu inceleme dışı sanık ...’e sorduğunda ödeme yapıldığını söylediğini, ancak bir süre sonra ödeme yapılmadığını öğrenince birlik hesaplarının incelenmesini istediğini, birliğin 2008 yılına ilişkin gelir ve gider hesaplarını kontrol etmek üzere 2009 yılında birlik meclisi içinde bir komisyon kurulduğunu, ancak komisyonun bu konu ile ilgili rapor hazırlamadığını, ayrıca ..."in şeker pancarı üreticisi olmaması nedeniyle, ilgili şeker fabrikasından bir alacağının bulunmadığını, inceleme dışı sanık ..."in savunmasının doğru olmadığını, konuyu yetkili makamlara ihbar edenin kendisi olduğunu, suçlamayı kabul etmediğini savunmuştur.
Uyuşmazlığın isabetli bir çözüme kavuşturulması için öncelikle görevi kötüye kullanma suçu üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının "Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler"e yer veren dördüncü kısmının "Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı birinci bölümünde "Görevi kötüye kullanma" suçu 257. maddede ;
"(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır" şeklinde düzenlenmişken, 19.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Kanunun birinci maddesi ile birinci ve ikinci fıkralarında yer alan "kazanç" ibareleri "menfaat", birinci fıkrasında yer alan "bir yıldan üç yıla kadar" ibaresi "altı aydan iki yıla kadar", ikinci fıkrasında yer alan "altı aydan iki yıla kadar" ibaresi "üç aydan bir yıla kadar" ve üçüncü fıkrasında yer alan "birinci fıkra hükmüne göre" ibaresi "bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile" biçiminde değiştirilmiş, 05.07.2012 günü yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 105. maddesi ile de üçüncü fıkra yürürlükten kaldırılmıştır.
Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğüne göre ihmal; "yapmama, savsama" anlamına gelmekte, gecikme ise; "bir işin yapılması gereken zaman geçtikten sonra yerine getirilmesi" olarak tanımlanmaktadır.
Maddenin, uyuşmazlıkla ilgili ikinci fıkrasında, kamu görevlisinin yapmakla görevli olduğu işi yapmaması veya kanuna göre yapılması gereken şekilde yerine getirmemesi veya vaktinde yapmayıp geciktirmesi suç sayılmıştır. Görevi kötüye kullanma suçu kasten işlenen suçlardan olup, bu suçtan sözedilebilmesi için; "kamu görevlisinin görevini bilerek ve isteyerek ihmal etmesi veya geciktirmesi" gerekmektedir.
Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, tek başına norma aykırı davranış yetmemekte, fiil sebebiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlanması, suç tarihinden sonra 6086 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası ise haksız bir menfaat sağlanması gerekmektedir.
Bu aşamada uyuşmazlığın çözümü için, harcama yetkilisi kavramı ile kamu görevlisi sayılan sulama birliği başkanının görev ve yetkilerine ilişkin düzenlemelere de değinilmesi gerekmektedir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 31. maddesinin birinci fıkrasında “Bütçeyle ödenek tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisidir”, aynı maddenin dördüncü fıkrasının son cümlesinde "Harcama yetkisinin devredilmesi, yetkiyi devredenin idarî sorumluluğunu ortadan kaldırmaz”, 32. maddesinde ise “Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır...” hükümleri yer almaktadır.
Sulama Birlikleri, 11.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununun 19. maddesine göre kurulmaktayken, bu hüküm suç tarihinden sonra 22.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanununun 21. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, sulama birliklerinin kuruluşu yeniden düzenlenmiştir.
Suç tarihi itibarıyla göz önünde bulundurulması gereken 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununun 14. maddesinin birinci fıkrasında birlik başkanının görev ve yetkileri;
“Birlik başkanı, birlik idaresinin başı ve tüzel kişiliğinin temsilcisidir. Birlik başkanının görev ve yetkileri şunlardır:
a) Birliği yönetmek ve birliğin hak ve menfaatlerini korumak,
...
e) Birliğin taşınır ve taşınmaz mallarını idare etmek,
f) Birliğin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmek,
...
k) Birliği denetlemek, ...” şeklinde sayılmış,
Aynı maddenin ikinci fıkrasında da “...Birlik bütçesinin harcama yetkilisi birlik başkanıdır. Birlik başkanı bu yetkisini birlik genel sekreterine veya birlik müdürüne devredebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Atabey Sulaması Sulama Birliği Tüzüğünün 26. maddesinde de birlik başkanının görevleri 5355 sayılı Kanuna benzer biçimde düzenlenmiş, Tüzüğün 30. maddesinde ise birlik müdürünün görevleri; “Birlik müdürü, birliğe ait hizmetlerin başkan adına onun direktif ve sorumluluğu altında yürütülmesini sağlar. Birlik başkanı hangi işleri birlik müdürüne devrettiğini bir yönerge ile belirler” şeklinde belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Atabey Sulaması Sulama Birliğine borcu bulunan üyeler hakkında başlatılan icra takibi sırasında, hakkında icra takibi yapılan birlik üyelerinden ..."in borcunu ödememiş olmasına rağmen, birlik müdürü olan inceleme dışı sanık ..."nin birliğin avukatına, aralarında ...’in de bulunduğu toplam altı kişiden olan alacağının tahsil edildiğini belirterek takibin sonlandırılması için yazılı talimat vermesi üzerine, ... hakkındaki icra takibine devam edilmediği, sonrasında ..."in borcunun sadece bir kısmını ödediği ve icra takip dosyasına ilişkin avukatlık giderinin ise sulama birliğince ödendiği olayda; soruşturmanın, sanık ..."in, ..."in sulama birliğine olan borcuna ilişkin icra takibi sırasında borcun ödendiğinden bahisle takibin sonlandırılması için birlik müdürünce verilen talimatla ilgili inceleme yapılması hususunda Atabey Kaymakamlığına ve Isparta Valiliğine verdiği dilekçeler üzerine başlaması, birlik müdürü olan inceleme dışı sanık ..."in birliğin avukatına gönderdiği yazılı talimatta sanık ..."in imzasının bulunmaması, bu yazıda ..."in dışında borçlarını ödediği belirlenen beş kişi hakkında daha icra takiplerinin sonlandırılması talimatı verilmesinin eylemin ortaya çıkarılmasını güçleştirmesi, birliğin faaliyet alanının Isparta ili merkez ilçesi ile üç ilçeye bağlı bir kısım belediyeler ve köyleri içine alan geniş bir bölgeyi kapsaması, sanık ..."in de istikrarlı olarak evrakın bilgisi dışında düzenlendiğini savunması karşısında; inceleme dışı sanık ..."in, bahse konu yazıyı sanık ..."in talimatı ile yazdığına ilişkin savunmasına itibar edilemeyeceği cihetle, sanık ..."in suç kastının bulunmadığı, bu nedenle ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Özel Daire bozma kararı isabetli olup, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.07.2017 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.