1. Hukuk Dairesi 2015/8069 E. , 2015/12146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2014
NUMARASI : 2014/112-2014/194
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden paydaşı olduğu 6111 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak dava dışı yüklenici ...... İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile yapmış olduğu sözleşme gereğince inşa edilen taşınmazın kendisine değil davalıya teslim edilmesi sebebi ile davalı tarafından işgal edildiğini, İstanbul"a taşındıktan sonra davalıya noter kanalı ile 19.12.2006 tarihinde ihtarname keşide ettiğini, davalının verdiği cevapta çekişmeye konu yeri yükleniciden satın aldığını bildirdiğini ileri sürerek, 6111 parsel sayılı taşınmazdaki ....Blok ....girişte bulunan 11 nolu daireye elatmanın önlenmesine ve şimdilik 5.000.-TL ecrimisilin elatma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ecrimisil miktarını ıslahla 24.000.-TL"ye yükseltmiştir.
Davalı, dava konusu yeri yükleniciden satış vaadi sözleşmesi ile satın alıp 1998 yılından beri aralıksız kullandığını, adına 2335 nolu parselde arsa payı tescil edildiğini, bu şekilde tapusu başka parselde, kullandığı daire başka parselde olan birçok kişi bulunduğunu, davacının, yüklenici ile 1994 yılında yaptığı sözleşmenin zamanaşımına uğradığını, öte yandan en fazla 5 yıllık ecrimisil talep edilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında dava konusu taşınmazda pay satın alarak kendisinin de paydaş duruma geldiğini bildirmiştir.
Davanın kabulüne dair verilen son karar, Dairece; ""...Davalının yargılama aşamasında çekişme konusu 6111 parsel sayılı taşınmazda 30.12.2009 tarihinde pay satın alarak paydaş olduğu, ancak sonradan satın alınan bu payı eski sahibi İ. Ç. "nun kullandığı dairenin yapılan keşif sonucunda dava dışı 2335 nolu parselde kaldığı tespit edildiğine göre, çekişmeye konu 6111 nolu parselde tüm paydaşları kapsayacak şekilde fiili kullanma biçiminin oluştuğunu söyleyebilme olanağının bulunmadığını, yapılan keşif ve teknik bilirkişi raporuna göre davacı yönünden intifadan men koşulunun oluştuğu, davacının payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, davacının davalıya 19.12.2006 tarihinde ihtarname keşide ederek 15 gün içerisinde taşınmazın tahliyesini istediği, bu sürede taşınmazın boşaltılmadığı, 23.01.2007 tarihinde eldeki davanın açıldığı, bu durumda davalının kendisine keşide edilen ihtarnamede öngörülen süreden sonra taşınmazda fuzuli şagil olduğu gözetilmek suretiyle dava tarihine kadar olan süre için ecrimisil tayin ve takdiri gerekirken fazla ecrimisil tayin ve takdirininde doğru olmadığı"" gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak 6111 sayılı parsele davacının payı oranında davalının elatmasının önlenmesine ve 04.01.2007 tarihinden itibaren dava tarihine kadar hesaplanan 316,67.-TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 20.10.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat N. M. ile diğer temyiz eden vekili Avukat H. Y. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ......tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak işin esası bakımından yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince;
Dava dilekçesinde dava değerinin 20.000.-TL gösterildiği, bu miktarın 5.000.-TL"sinin ecrimisile ilişkin olduğu, keşiften sonra ilk karardan önce davacı tarafın 27.03.2008 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettiği ecrimisil miktarını 24.000.-TL"ye, elatma yönünden ise değeri 120.000-TL"ye yükselterek bu değerlere göre harç ikmali yaptığı, yargılama sonunda da davacının payı oranında elatmaya ve 316,67.-TL ecrimisile hükmedildiği gözetildiğinde, buna göre kabul edilen dava değerinin toplam 566,67.-TL (120.000.TL"den davacının payına isabet eden 250.-TL + 316,67.-TL = 566,67.-TL) olduğu ve bu değer üzerinden davacı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesi ve bu değere göre karar ilam harcının hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacı taraf yararına fazla vekalet ücretine ve fazla karar ilam harcına karar verilmiş olması doğru değildir.
Ne var ki, anılan bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Mahkeme kararının;
-Hüküm fıkrasının 3. paragrafında yer alan; "Harçlar kanununa göre alınması gereken, 8.218,83TL ilam harcının, peşin alınan davacı tarafından yatırılan 1.944,00TL harç ile davalı tarafından yatırılan 6.609,60TL harç olmak üzere toplam 8.553,60TL harçtan mahsubu ile 334,77TL fazla yatan ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,"" ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak, yerine; " Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 38.70.-TL karar ilam harcının, davacı tarafından yatırılan 1.944,00.-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.905,30.-TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacı tarafa, ikinci karardan sonra davalı tarafından yatırılan 6.609,60.-TL harcın ise yine karar kesinleştikten sonra talep halinde davalı tarafa iadesine,"" ibaresinin yazılmasına,
Hüküm fıkrasının 4. paragrafındaki; ""Davacı tarafından peşin yatırılan 1.599,23.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,"" ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine; ""Davacı tarafından karşılanan toplam 51,80.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,"" ibaresinin yazılmasına,
Hüküm fıkrasının 5. paragrafındaki; ""Davacı vekili için red kabul oranına göre avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 12.025,33TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,"" ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine; ""Yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı taraf yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi hükmü gereğince kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 566,67.-TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,"" ibaresinin yazılmasına,
Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen taraflardan davalı vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenden alınmasına, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.