Davacı, Kurumun sağlık giderlerinin tahsili ve sağlık karnelerinin iptali ile ilgili 6.1.2005 gün ve 4192 sayılı işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, davalı Kurum sigortalısı olan davacının sağlık sigortasından, hak sahibi olarak eşinin istifade edebileceğinin ve kurumca yapılan sağlık harcamaları nedeni ile davacının borcu bulunmadığının tesbiti ile aykırı kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 20.04.1982 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-kur sigortalı olarak tescilinin yapıldığı ve hak sahibi olarak eşi ve çocukları adına sağlık karnesi çıkarıldığı, davacının eşi F.E.’in 11.04.1994 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olarak kuruma tescil edildikten sonra; sigortalı olduğu dönemde de eşi nedeni ile verilen sağlık karnesini kullanmak suretiyle sağlık yardımından faydalandığı, davalı Kurum tarafından 08.10 2000 tarihli yazı ile sağlık karnesini kullanmak suretiyle yapılan tedavi gideri olarak 3.243.215.360 TL nı geri istenmek suretiyle uyuşmazlık çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
1479 sayılı Yasa"nın, sağlık sigortasının kapsamını belirleyen Ek 11.maddesi uyarınca, Bağ-Kur zorunlu sigortalılığı devam edenler veya malullük, yaşlılık aylığı bağlananların eşi yada ölüm aylığı almakta olanlar Bağ-Kur sağlık sigortası yardımlarından yararlanabilmektedirler.
Anılan maddeye 3235 sayılı Kanunun 1.maddesi ile getirilen “ancak, diğer Sosyal Güvenlik Kanunlarına ve özel kanunlara göre sağlık yardımlarından faydalananlar yararlanamazlar” şeklindeki düzenleme, 24.8.2000 tarih ve 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28.maddesiyle kaldırılmış, 24.7.2003 tarihli, 4956 sayılı Yasa"nın 37.maddesiyle yapılan düzenlemede ise bu yönde benzeri içerikte, engelleyici bir hükme yer verilmemiştir. Farklı sosyal güvenlik kanunlarına göre sağlık yardımlarından faydalananlar yönünden getirilen bu düzenlemenin, aynı sosyal güvenlik kanunu kapsamında bulunanlar yönünden hüküm içermediği de görülmektedir.
Resen Bağ-Kur sigortalılık tescili yapılan davacının, 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sağlık sigortası yardımlarından eşi üzerinden yararlanmasını engelleyen bir düzenlemeye Bağ-Kur Sağlık Sigortası Yardımları Yönetmeliğinde yer verilmiş olması, normlar hiyerarşisi dikkate alındığında hukuki sonuç doğurmayacaktır.
Davacının eşinin Bağ-Kur sigortalısı olarak sağlık yardımı kapsamına girmiş olması nedeniyle, davacının sigortalılığından hak sahibi olarak yararlanmakta olduğu sağlık yardımlarından mahrum bırakılarak, eşinden dolayı yapılan sağlık yardımlarını geri ödeme yükümlülüğü altına sokulması, Anayasal haklarından olan sosyal güvenlik hakkından yoksun bırakılması sonucunu doğurmakta olup, yasa maddesi ile çeliştiği gibi sosyal güvenlik hukukunun temel yaklaşımına da aykırı düşmektedir.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 11.10.2006 tarih, 2006/10-586 E. 2006/649 ve 14.02.2007 tarih, 2007/21-74 E. 2007/69 sayılı Kararları da aynı esasları içermektedir.
Açıklanan bu maddi ve yasal olgular gözetildiğinde, Bağ-Kur sigortalısı olan davacının eşi F.E.’in, sigortalı eşi nedeniyle sağlık sigortası yardımından yararlanmasına engel bir durumun bulunmamaktadır. Bu nedenle istemin kabulü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,02.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.