10. Hukuk Dairesi 2016/12435 E. , 2017/4609 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamında, sigortalının 03.09.2006 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazasına istinaden Kurumca % 33,20 oranında sürekli iş göremezlik oranı belirlendiği, Yüksek Sağlık Kurulunca da aynı oranın benimsendiği, derdest tazminat davasında alınan Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu"nca verilen raporda da sigortalının %33,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının bildirildiği, davalı tarafça, sigortalının infaz koruma memurluğu sınavı için aldığı sağlık kurulu raporlarında iş göremez olduğuna dair belirleme olmadığı, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu"nca sigortalının fiili durumunun incelenmediğinin savunulduğu, sigortalı hakkında açılan ceza davasında alınan Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu"nca verilen rapora ise sigortalıda düşme kazası sonucu L1 kompresyon kırığı geliştiği, 28.09.2006 tarihinde ameliyat olduğu, infaz koruma memurluğu sınavını kazandığı, 17.01.2007 tarihli sağlık kurulu raporunda malülen çalışması gerektiğine dair heyet raporu verildiği, infaz koruma memurluğuna kabulünü temin amacıyla alınan 17.05.2007 tarihli raporda görevini devamlı yapmasına engel olabilecek vücut sakatlığının bulunmadığı ve infaz koruma memuru olabileceğinin belirtildiği, Kurulca 14.07.2014 tarihinde yapılan muayenesinde saptanan nörolojik bulgular birlikte değerlendirildiğinde 17.05.2007 tarihli raporu ile sigortalının hali hazır sağlık durumu arasında çelişki bulunmadığı kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
506 sayılı Kanunun 109. maddesi ile 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesine göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S. Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki ortaya çıkması durumunda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2010 gün ve 10-390 / 449 sayılı kararında da belirtildiği şekilde, çelişkinin Adli Tıp Kanunu"nun 15. maddesi gereği Adli Tıp Genel Kurulunca giderilmesi gereklidir. Çelişkinin Yüksek Sağlık Kurulu ile Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalından alınan sağlık kurulu arasında çıkması halinde de, amacın uyuşmazlığı en geniş katılımlı bir kurul kararı ile sona erdirmek, yeni çelişkilerin ortaya çıkıp uyuşmazlığı çözümsüzlüğe itmeyi engellemek olduğu dikkate alındığında, Adli Tıp Genel Kuruluna başvurulmalı ve alınacak raporla uyuşmazlık sona erdirilmelidir.
Dava konusu somut olayda, Mahkemece, öncelikle ceza dosyası getirtilerek, ceza davasının sonucu araştırılmalı, Adli Tıp 3. İhtisas Kurul"undan, sigortalının hali hazır sağlık durumunu inceleyen, Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu raporunu da irdeleyen rapor alınmalı ve varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 30.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.