21. Hukuk Dairesi 2006/6643 E. , 2007/5267 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/03/2006
NUMARASI : 376-132
Davacı, 29.8.1995 tarihi itibariyle borçlanma bedelinin hesaplanması ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, hizmet borçlanması prim tutarının borçlanma talep tarihi olan 29.08.1995 tarihi itibariyle hesaplanması gerektiğinin ve anılan tarih itibariyle emekliliğe hak kazanmış olduğunun tesbitini istemiştir. Mahkemece, davalı Kurum tarafından ödenmesi gereken prim miktarının davacıya bildirilmediği gerekçesiyle davacının borçlanma bedelinin 29.11.1995 tarihindeki prime esas asgari kazanç üzerinden ödenmesi gerektiğinin tesbitine ve yaşlılık aylığı ile ilgili talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
506 sayılı Yasa"ya 4056 sayılı Yasa ile eklenen geçici 80. maddede, borçlanmaları kabul edilen sanatçıların anılan Yasa"nın 78. maddesine göre borç ödeme tarihindeki belirlenen asgari kazanç üzerinden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini bir defada kuruma ödemeleri şartıyla borçlanma belgesinde kayıtlı meslekleri ile ilgili çalışma sürelerinin tamamını veya bir bölümünü borçlanabilecekleri öngörülmüştür.
Somut olayda, davacı, 29.08.1995 tarihinde borçlanma talep etmiş; borçlanma belgesi, F.-S. Vakfı tarafından düzenlenip, Kültür Bakanlığı’nca onaylanmıştır.
Kurumun 04.10.1995 tarihli yazısında, borçlanma talebinin, belgedeki bilgilerin doğruluğunun araştırılması hakları saklı kalmak koşulu ile uygun görüldüğü, borç tutarının borcun ödeneceği tarihte geçerli olan prime esas kazancın alt sınırı üzerinden hesaplanacağı ve bir defada kuruma ödeneceği, bu nedenle, borç tutarının en kısa zamanda ödenmesinin lehine olacağı, eksik ya da fazla ödemeye meydan verilmemesi için, ödemelerin doğrudan Kurum veznelerine yapılması gerektiği, hizmet borçlanma tutarını ödeyeceği zaman yazılarıyla birlikte müdürlüklerine başvurması gerektiği belirtilmiştir. Kurumun bu işlemine karşı, davacı, o tarihlerde hizmet borçlanması borcunun ne kadar olduğu hususunu sormak için kuruma başvuruda bulunmamıştır. Öte yandan, 506 sayılı Yasa"ya 4056 sayılı Yasa ile eklenen geçici 80. maddesi hükmü gereğince, hizmet borçlanması prim borcu, anılan yasanın 78. maddesine göre ödeme tarihindeki belirlenen asgari kazanç üzerinden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi olarak ödeneceğinden ve davacının da ödeme tarihi belli olmadığından, kurumun borç miktarını bildirmesi de hukuken mümkün değildir. Bu durumda, yıllar sonra kuruma başvurup, borcun yükselmesine neden olan davacının kusur ve ihmalini kuruma yüklemek isabetsizdir. Bu nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu’nun 29.05.2002 gün ve E:2002/21-445, K:2002/452 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, borçlanma bedeline esas olarak borç ödeme tarihindeki belirlenen asgari kazancın esas alınması gerekir. Yasa hükmünü uygulayan kurumun borçlanma işleminin gecikmesinde bir kusur veya ihmali söz konusu değildir. Yasa"nın açıkça belirlediği bir hususun davacı lehine değiştirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Mahkemenin aksine düşünce ile borçlanma bedeline esas olarak borç ödeme tarihini esas almaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.