14. Hukuk Dairesi 2015/3570 E. , 2015/3125 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil mümkün değilse tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 24.11.2014 gün ve 2014/7879 Esas, 2014/13337 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 31/01/1986 tarih ve ... yevmiye numaralı Tahsis Beyanı-Muvafakatname başlıklı belge ile 770 ada, 19 parselde kayıtlı 178 m2 arsa cinsli taşınmazı ... mirasçısı ... adına hareket eden ... isimli kişiden satın aldığını, üzerine 2 adet 5 katlı bina yaptığını ancak davalı mirasçılar tarafından taşınmazın 01.10.2012 tarihinde muvazaalı olarak ..."a satıldığını ileri sürerek TMK"nın 724. maddesi gereğince temliken tescil, mümkün olmaz ise ödenen 430.000,00 TL"nin uyarlanarak davalılar ..., ... ve ..."tan tahsilini, bu davanın davalıları tarafından 2011/34 Esas sayılı dosyada açılmış bulunan elatmanın önlenmesi ve kal davası ile birleştirilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davacının haricen satın alma iddiasının doğru olmadığını, davacının mülkiyeti müvekkiline ait taşınmaz üzerinde iki adet gecekondu tarzında bina inşa ettiğini, taşınmazı inşaat yapmak üzere 01.12.2010 tarihinde tapudan satın aldığını, ayrıca babaları ..."in dava dışı ... ile herhangi bir ilişkisi bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/34 Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek gelen davanın noterde düzenlenen tahsis beyanı ve muvafakatname başlıklı belgeye dayalı tapu iptali tescil, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tazmini isteğine ilişkin olduğu, davacının başkasına ait arazide iyiniyet iddiasında bulunamayacağı, TMK"nın 722/I maddesi ve 723/3 maddesi gözetilerek ancak malzeme ve işçilik masrafını isteyebileceği gerekçesiyle davanın bedel yönünden kısmen kabulü ile malzeme ve işçilik bedeli toplamı 32,26 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 28.976,63 TL nispi vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak, davalı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dairemizce davacının satış bedelini akidi olan dava dışı ..."dan talep edebileceği gerekçesiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
TMK’nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nın 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.
Malzeme sahibinin TMK’nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK’nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır.
Bu koşul dava tarihine ve objektif esaslara göre saptanmalı, fazlalık ilk bakışta da kolayca anlaşılmalıdır. İnşaatın kapsadığı alanın ifrazı kabil ise arsa değeri yalnız bu kısma göre, aksi halde tamamının değerine göre bulunmalıdır. İnşaatın kaldırılmasının arazi ve malzemeye vereceği zarar, kaldırılmasıyla malzeme sahibinin elde edeceği yarardan daha fazla ise inşaatın kaldırılması fahiş bir zarara yol açacaktır. (Objektif koşul)
c) Üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
Uygun bedel genellikle yapı için gerekli olan arsa miktarının dava tarihindeki gerçek değeri olarak kabul edilmekte ise de büyük bir taşınmazın bir kısmının devri gerektiğinde geri kalan kısmın bedelinde noksanlıklar meydana gelecekse, bunlar taşınmaza bağlı öteki zararlar da göz önünde bulundurularak hak ve yarar dengesi kurulması suretiyle hesaplattırılmalı, iptale konu zemin bedeli arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmeli, önceden ödenmiş bedel var ise bu miktar ödenecek bedelden mahsup edilmelidir.
d) Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; öncelikle, bu davanın davalıları tarafından açılmış .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/34 esasında davacı aleyhine elatmanın önlenmesi ve kal istemli bir dava mevcut olduğundan ve aralarında bağlantı bulunduğu anlaşıldığından HMK"nın 166. maddesi gereğince her iki davanın birleştirilmesi gerekir.
Temliken tescil talebi ile ilgili olarak davacının kök tapu maliki ... ölünce geriye mirasçı olarak oğlu ... ve kızı ..."in kaldığı ve ... adına hareket eden ... isimli şahıstan miras paylarını satın ve teslim aldığı, üzerine 5 katlı iki adet bina yaptığı şeklindeki iyiniyet iddiasının ispatına ilişkin olarak göstermiş olduğu tanıkları dinlenerek ve delil olarak gösterilen dava dosyaları incelenerek iyiniyetli
olduğunun anlaşılması halinde yukarıdaki ilkelere göre TMK"nın 724. maddesine dayalı temliken tescil şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, temliken tescil şartlarının gerçekleşmemesi durumunda; davacı iyiniyetli ise dava tarihi itibariyle belirlenecek muhik tazminata, iyiniyetli olmadığı sonucuna varılırsa asgari levazım bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına harçlandırılan dava değeri 10.000,00 TL üzerinden vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken keşifte belirlenen ve harcı tamamlatılmayan değer üzerinden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hüküm açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken sehven onandığı bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin onamaya ilişkin 24.11.2014 tarihli 2014/7879 Esas, 2014/13337 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.