Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1146
Karar No: 2020/344
Karar Tarihi: 14.01.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/1146 Esas 2020/344 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2019/1146 E.  ,  2020/344 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.07.2015 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı halde temliken tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 20.11.2018 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 14.01.2020 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    KA R A R

    Davacılar vekili, davalıların mülkiyetinde bulunan 445 ada, 19 parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım payların davacılar tarafından bedeli ödenerek ve zilyetlikleri devralınarak, davacılar tarafından satın alınan bölümler üzerine evler yapıldığını; 35 - 40 yılı aşan bir zaman sürecinde davacılar tarafından, davalıların bir itirazları bulunmaksızın kullanıldığını ancak, dava konusu taşınmaz davalılar adına tapuda kayıtlı ise de haricen satın alındığı 1970’li yıllarda orman idaresiyle davalı olması nedeniyle taşınmazın tapu kaydı üzerinde tedbir bulunduğunu ve bu işlemlerin tapuda resmen yapılamadığını, davanın neticelenmesi üzerine tapuda işlem yapılması amacıyla talepte bulunduklarını belirterek, davacılar tarafından ev ve bahçe olarak kullanılmakta olan bölümlerin tapu kaydının iptalini ve davacılar adına ayrı ayrı tescilini talep etmiştir.
    Davalılar cevap dilekçesinde; tapulu taşınmazın harici satışının hukuken geçerli olmadığını ve ayrıca temliken tescil şartlarının da olayda gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacıların tapulu taşınmazda harici satış sözleşmesiyle pay satın aldıkları ve tapuda kayıtlı bir taşınmazın TMK 706, 818 sayılı BK’nun 213 ve 6098 sayılı TBK’nun 237 ve Tapu Kanununun 26. madde hükümleri karşısında geçersiz olduğu ve davacılar lehine herhangi bir hak bahşetmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacılar vekili istinaf talebinde bulunmuş; Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi yerel mahkeme kararını yerinde ve hukuka uygun bularak, istinaf talebini reddetmiştir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26 ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60 ve 89. maddeleri gereğince, tapulu bir taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK"nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır.
    Mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere, davacıların ev yaptıkları taşınmazdan pay satın aldıkları tarihler 15/06/1967, 01/06/1970 ve 25/05/1972 tarihleridir ve satın aldıkları paylara karşılık gelen miktar 1142. m2 olup, kural olarak tapulu taşınmazların harici satışına değer verilemez.
    Ne var ki, şekil koşuluna uygun olmadığı için geçersiz olan sözleşmenin fiilen hayata geçirildiği, tarafların edimlerini yerine getirdiği; davacılar tarafından satın alınan paya dayanılarak, taşınmaz üzerine evler yapıldığı ve bu duruma davalılarca itirazda bulunulmadığı, davacıların zilyetliklerinin nizasız ve fasılasız 35-40 yılı bulduğu anlaşılmıştır.
    4721 sayılı Kanunun,“Dürüst davranma” kenar başlıklı 2. maddesinde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne yer verilmiştir.
    Bu hükümle amaçlanan, istisnai ve özel durumların varlığı halinde kanununun ve hakkın mutlaklığı kuralına istisna tanımaktır. Bu davada olduğu gibi, dava konusu olayın gerçekleşme durumu nazara alınarak, özel ve istisnai durumun varlığı gerekçe gösterilerek sözleşmenin geçersizliği savunmasına değer verilmemesi gerekir.
    Davalıların, davacıların pay satın aldıkları taşınmazdaki 40 yıllık zilyetliklerine karşı çıkmayan fiili kabulleri, bir bakıma haricen yapılan satışa ahde vefa göstermeleri, taşınmazdaki pay satışının çok eski olması ve taşınmazın pay satışı sırasında dava konusu olması nedeniyle üzerinde resmi tasarruf işlemi yapılamaması gibi davanın özel ve istisnai şartları bir kenara bırakılarak, hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki satışın resmi şekilde yapılmadığı yönündeki savunmaya değer verilmesi isabetli değildir.
    Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 716. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, davacıların taleplerinin ve gerekçelerinin, mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukuki sebep olduğu kabul edilerek ve harici satışa değer verilerek davacıların talepleriyle ilgili olarak olumlu bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle HMK 373/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 2.037,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 14.01.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

    K A R Ş I O Y

    Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan, hükmün bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi