17. Hukuk Dairesi 2016/10337 E. , 2017/4976 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat (itirazın iptali) davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya ait olup, müvekkili ... şirketi nezdinde sigortalı ... plaka sayılı motorsikletin istiap haddi aşılmış bir şekilde kulanılması nedeniyle dava dışı ... plaka sayılı araca asli kusurlu olarak çarpması sonrası maddi hasarlı kaza meydana geldiğini ve müvekkilinin bu kaza nedeniyle dava dışı 3.şahsa 3.921,76 TL ödediğini, bu bedel ve 320,00 TL işlemiş faiz olmak üzere 4.241,76 TL nin rücüen tazmini için davalı aleyhine ... ... 6.... Müdürlüğünün 2013/5800 esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesini kabul emediklerini, iddia edildiğinin aksine istiap haddinin aşılmasının söz konusu olmadığını, bu durumun kesin olarak ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı tarafın kazada %75 kusurlu ve 5.200,00 TL"lik gerçek zarardan davalının %75 oranındaki kusuruna isabet eden 3.900,00 TL zarardan sorumlu olduğu belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile; 3.900,00 TL asıl alacak, 312,00TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.212,00 TL ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle devam olunmasına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK"nun 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 4/I maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Ancak, 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun"un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun"un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, ..., vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK"nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun"un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasadan sonra açılmasına, 6502 sayılı Yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, davacı tüketici konumunda olup davalı ... ile aralarında akdedilen ... sözleşmesinin bir tüketici işlemi olması, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğinin anlaşılmasına ve görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunlu bulunmakta olup mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu durumda, davanın HMK 114/1-c maddesi gereğince görevsizlik nedeni ile HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün re"sen BOZULMASINA, bozma sebebine ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 03/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.