14. Ceza Dairesi 2015/1352 E. , 2015/6598 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilip kısmen re’sen de temyize tâbi olan hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 10.04.2014 tarihli raporunda, mağduredeki zekâ geriliğinin olay tarihindeki yaşı da dikkate alındığında mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasını ve fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmasına engel teşkil edecek mahiyette olduğu, ilk bakışta zeka geriliğinin anlaşılamasa da yakın tanıyanlarca anlaşılabileceği belirtilmiş olup, sanık savunması, mağdure beyanı ve tüm dosya kapsamından sanık ile mağdurenin cinsel istismar eyleminden önce birbirlerini yaklaşık 4 aydır duygusal ilişki yaşamaları nedeniyle tanıdıkları, beraber kaçtıkları 20.08.2008 tarihi ile yakalandıkları 03.12.2008 tarihi arasında da yine beraber zaman geçirdikleri eylemden önce ve sonra geçirdikleri zaman aralığı, mağdurenin ailesiyle ailece de görüştükleri ve aynı iş yerinde bulundukları göz önüne alındığında mağduredeki zeka geriliğinden haberdar olduğu anlaşılmakla, tebliğnamedeki mağduredeki zeka geriliğini sanığın nasıl bildiği tartışılmadığından ve mağduredeki zekâ geriliğini ilk bakışta anlayıp anlamayacağı konusunda şüphe oluşması ve şüphenin sanık lehine yorumlanarak eylemlerin reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ile çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu yönünden değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükme yönelik temyizin incelenmesinde;
Dosya içeriğine göre; mağdurenin, suç tarihinde aralarında gönül bağı bulunan sanık ile buluşarak zora dayalı olmadan kaçtığı ve ilişkiye girdiğinin Dairemizin 03.10.2013 tarihli bozma ilamında belirtilmesi ve mahkemece de bozma ilamına uyulmasına ve uygulamanın doğru yapılmasına karşın mahkeme gerekçesinde eylemin tehdit kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiğinin belirtilmesi bozma nedeni yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle re" sen de temyize tâbi hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;
Tüm dosya kapsamına göre; mağdurenin, suç tarihinde aralarında gönül bağı bulunan sanık ile buluşarak zora dayalı olmadan kaçtığı ve ilişkiye girdiğinin anlaşılması karşısında, sanığın TCK"nın 109/1, 109/3-f, 109/5. maddeleri gereğince mahkûmiyeti yerine yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.05.2015 tarihinde üyeler ...’in muahalefeti ile oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Mağdure hakkında dosya kapsamında mevcut alınan rapor içeriklerinde mağduredeki akıl zayıflığının hekim olmayanlarca anlaşılmayacağının belirtilmiş olması, mahkemenin 7. celseye kadar mağduredeki akıl zayıflığını farkedememiş olması, mağdurenin dinlenmesi aşamasında ona eşlik eden ve görüşüne başvurulan psikoloğun “mağdureyi duruşmada gözlemledim, fiziksel gelişimi ile
takvim yaşının uyumlu olduğunu, kendisine yönelitilen soruları anlayıp uygun cevaplar verebildiğini, kullandığı dilin yaşma uygun olduğunu ve rahat bir şekilde ifade verebildiği kanaatindeyim” şeklinde beyanda bulunması bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın mağduredeki akıl zayıflığım öğrenip öğrenemediği, öğrenmişse ne şekilde ve hangi aşamada öğrendiği, ve öğrendiği tarihten sonra mağdureye cinsel istismarda bulunup bulunmadığı hususları tartışılmadan ve şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmeden, sanığın süreç içerisinde mağduredeki akıl zayıflığını öğrenmiş olduğu varsayımı ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesini doğru olmadığı kanaatindeyiz.