17. Hukuk Dairesi 2016/10553 E. , 2017/4960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait ... plaka numaralı .... marka 2012 model otomobile, 08.02.2013 tarihinde davalı şirkette . ... sicil numarası ile kayıtlı, davalılardan ..."e ait diğer davalı ... ..." nin sevk ve idaresindeki ... Plaka numaralı aracın arkadan çarparak hasarlanmasına sebep olduğunu, davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunu belirterek, müvekkiline ait araçtaki değer kaybının tespit edilerek belirlenecek bedelin fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, 22.01.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 8.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, bahsi geçen ... Plaka sayılı aracın müvekkili şirketçe 26.12.2012-2013 tarihleri arasında ... numaralı trafik zorunlu Mali mesuliyet ... poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortacının ancak gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, Araçtaki değer kaybının ... bedeline dahil olmadığını ve ... şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olacağını belirterek, poliçe teminatına dahil olmayan değer kaybı talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., davacının davasının haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun bir dava olduğunu, adına kayıtlı aracı sevk ve idare eden davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunun kesin olmadığını ve davacının aracında değer kaybının olup olmadığının net olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ..., davaya yazılı cevap vermemiş, duruşmalara katılmıştır.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kazanın oluşumunda davalı tarafın %100 kusurlu ve değer kaybının 8.000,00 TL olduğu, maddi hata ile sehven 25.000,00 TL olarak belirlendiği, ancak hüküm fıkrası değiştirilemeyeceğinden bu şekilde davanın kabulüne karar vermek gerektiği belirtilerek, davanın kabulü ile, 25.000,00 TL tazminatın dava tarihi 21.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsil edilerek, davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının ya da gerekçeli karar içeriğinde kabul edildiği bildirilen bir talebin hüküm fıkrasında yer almamasının, çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, ... ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK"nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK"nun 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK"nun 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
..."ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 08.10.2015 tarihli kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, davanın kabulü ile; 25.000,00 TL tazminatın dava tarihi 21.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsil edilerek, davacıya verilmesine karar verildiği halde; mahkeme gerekçeli kararının yazımında, kararın gerekçe kısmında kazanın oluşumunda değer kaybının 8.000,00 TL olduğu, maddi hata ile sehven 25.000,00 TL olarak belirlendiği, ancak hüküm fıkrası değiştirilemeyeceğinden bu şekilde davanın kabulüne karar vermek gerektiği belirtilmekle kararın gerekçesi ile sonucu arasında çelişki yaratıldığı görülmektedir. Bu durum Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı ... İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca, gerekçe ile hüküm arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...Ş."ye geri verilmesine 03/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.