Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/336
Karar No: 2017/350

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/336 Esas 2017/350 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/336 E.  ,  2017/350 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :İcra Ceza
    Günü : 23.01.2014
    Sayısı : 730-14

    Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçundan sanık ......."ın beraatine ve tazminata hükmedilmesine yer olmadığına ilişkin, Manisa (Kapatılan) 2. İcra Ceza Mahkemesince verilen 13.10.2011 gün ve 499-1004 sayılı hükmün, şikâyetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 05.09.2013 gün ve 19307-12354 sayı ile;
    “Şikâyetçi vekili 18.05.2009 tarihli dilekçesinde, sanığın ortağı olduğu borçlu şirketten para aldığını iddia etmesi ve sanık müdafii de 15.04.2010 tarihli dilekçesinde, sanığın şirket harcamaları için para çekmesinin şirkete karşı borçlu olduğunu göstermediğini, borçlu olmadığı için İİK"nun 89/1. maddesi uyarınca gönderilen birinci haciz ihbarnamesine itiraz ettiğini savunması karşısında, sanığın şirketten aldığı borçtan dolayı üçüncü kişi konumunda olması nedeniyle, birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi olan 05.05.2009 itibarıyla sanığın, borçlu şirkete ödemesi gereken kesinleşmiş ve muaccel bir borcu bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri yerine, eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat ve tazminatın reddine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 23.01.2014 gün ve 730-14 sayı ile;
    "İlk karar tarihi itibarıyla takip dosyasında, alacaklı vekilinin, sanık ......."a İİK"nun 89/1. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi çıkarılması konusunda bir talebinin olmadığı, yalnızca 30/04/2009 tarihli "Dosya borcu için 3. şahıslara 89/1 örnek gönderilmesi" talebi üzerine ....... adına 30/04/2009 tarihli birinci haciz ihbarnamesinin gönderildiği, ihbarnamenin 05/05/2009 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın bu ihbarnameye karşı herhangi bir itirazda bulunduğuna ilişkin kaydın da olmadığı (halen de takip dosyası içerisinde böyle bir itiraz dilekçesi aslının olmadığı, ilk kararın temyiz edilmesine ilişkin temyiz dilekçesi ekinde müşteki vekili tarafından böyle bir belgenin fotokopisinin ibraz edildiği ve bu fotokopinin 19/11/2011 tarihi itibarı tarattırıldığı, aslı olmayan bir belgenin ceza davasında kanıt olarak kullanılmasının olanaklı olmadığı), yine bu tarihten önce de bu konuda bir talep olmadığı gibi çıkarılan bir haciz ihbarnamesinin ve tebligatın olmadığı, bu konuda takip dosyası içerisinde, takip dosyasının fotokopisi içerisinde ya da UYAP"ta bir kaydın olmadığı, dolayısı ile son haciz ihbarnamesinde belirtilen borcun borçlu sanığın zimmetinde sayılması ve kendisine 2. haciz ihbarnamesinin gönderilmesi gerektiği halde bu gereğin yerine getirilmediği, sanığın herhangi bir beyanının olmaması nedeniyle gerçeğe aykırı beyanda bulunduğundan söz edilemeyeceği ve sanığın üzerine atılı suçu işlemediği" gerekçesiyle direnerek, sanığın önceki hükümdeki gibi beraatine karar vermiştir.
    Bu hükmün de şikâyetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.03.2014 gün ve 90372 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 167-477 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 23.03.2017 gün ve 379-2160 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun sübutu bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Şikâyetçi vekili tarafından, sanığın babası İsmail Aydın"ın ortağı ve yetkilisi olduğu şirket aleyhine, Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin kararına istinaden 39.955,82 Lira alacağın tahsili amacıyla Manisa 2. İcra Müdürlüğünün 2007/2701 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı,
    Aleyhine takip yapılan borçlu şirket yetkilisi İsmail Aydın hakkında şikâyet üzerine ayrıca şirketin iflasını isteme yükümlülüğüne aykırı davranma suçundan açılan dava sonucunda, Manisa 1. İcra Ceza Mahkemesince İsmail Aydın"ın beraatine karar verildiği, bu hükmün Yargıtay 16. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği, bu dosyaya ilişkin olarak düzenlenen bilirkişi raporu ekinde bulunan borçlu şirket defteri örneklerinde, sanık ... Aydın"ın borçlu şirkete 6.491,19 Lira borcu olduğuna dair kaydın bulunduğu,
    Dosyada aslı bulunan Manisa 2. İcra Müdürlüğünün 2007/2701 esas sayılı icra dosyasına göre; icra müdürlüğünce, borçlu şirketin üçüncü kişi olan sanıktan alacağı olması nedeniyle sanığa 05.05.2009 tarihinde birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği; dosya içerisinde, tebliğ edilen haciz ihbarnamesine itiraz edildiğine ilişkin sanık tarafından verilen bir dilekçenin bulunmadığı, ancak şikâyetçi vekilinin, 19.10.2011 havale tarihli temyiz dilekçesine, sanığın, 08.05.2009 tarihinde haciz ihbarnamesine itirazına ilişkin olarak Karadeniz Ereğli 1. İcra Müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesi fotokopisini eklediği, bu itiraz dilekçesinde Karadeniz Ereğli 1. İcra Müdürlüğünün kaşesinin olduğu ve kaşe üzerinde icra müdürünün imzası ile muhtıra numarasının bulunduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Sanık; aile şirketi olan borçlu şirketin yöneticisinin babası olduğunu, babasının vefat ettiğini, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte öğrenci olduğunu, şirketle uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığını, şirkete bir borcunun da bulunmadığını, haciz ihbarnamesine karşı gerçeğe aykırı beyanda bulunmadığını, şeklen şirket ortağı olması nedeniyle itirazda bulunduğunu savunmuştur.
    Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşılabilmesi bakımından İcra ve İflas Kanununun, borçlunun üçüncü kişilerdeki alacaklarının haczi ve gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçuna ilişkin düzenlemelerinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacaklarının haczine ilişkin İcra ve İflas Kanununun 89. maddesi;
    "Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
    Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
    Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.
    Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahküm edilmesini istiyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder..." şeklinde düzenlenmiştir.
    Maddenin birinci fıkrasına göre, hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senede dayanmayan alacak veya sair bir talep hakkı ya da borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malının haczedilmesi durumunda, icra memuru üçüncü kişiye, bu fıkrada belirtilen hususları içeren bir haciz ihbarnamesi gönderecektir.
    İkinci fıkrada, üçüncü kişinin, takip borçlusuna borcunun olmadığı veya haciz ihbarnamesinde belirtilen miktarda borcunun olmadığı ya da haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borcunu ödediği gibi itirazlarını, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Üçüncü kişinin itiraz etmesi durumunda, aynı alacak için kendisine yeni bir haciz ihbarnamesi gönderilmeyecektir.
    Üçüncü fıkraya göre, üçüncü kişinin, birinci haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz etmemesi durumunda mal yedinde veya borç zimmetinde sayılacaktır. Bu durum kendisine ikinci haciz ihbarnamesi ile bildirilecek, bu ikinci ihbarnamede ayrıca, ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi de istenecektir.
    Dördüncü fıkrada ise, takip alacaklısının, haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz eden üçüncü kişinin verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek, üçüncü kişinin İcra ve İflas Kanununun 338. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçundan cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini isteyebileceği hüküm altına alınmıştır.
    İcra ve İflas Kanununun uyuşmazlık konusuyla ilgili "Hakikata muhalif beyanda bulunanların cezası" başlıklı 338. maddesinin birinci fıkrası ise "Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" şeklindedir.
    Koruduğu hukuki yarar “kamu güveni” olan bu suç, kanundan kaynaklanan bir yükümlülüğün kanunda öngörülen koşullara uygun, ancak gerçeğe aykırı biçimde yerine getirilmesi suretiyle işlenmektedir.
    İcra ve İflas Kanununun 89. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresi içinde fakat gerçeğe aykırı şekilde itiraz eden üçüncü kişinin fiili, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu oluşturacaktır. Ancak bu suçun oluşabilmesi için bildirimin, bizzat kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişi tarafından yapılması gerekmektedir.
    Üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçundan cezalandırılması ile birlikte talep edilen tazminat isteği, haksız fiile dayalı bir tazminat olduğundan, suçun oluşmaması durumunda, ortada haksız fiil bulunmadığından tazminat isteği de reddedilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun oluşabilmesi için öncelikle üçüncü kişinin, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde usulüne uygun olarak itiraz etmesinin gerekmesi, dosya kapsamında ve ilgili icra dosyası içinde sanığın haciz ihbarnamesine itiraz ettiğine ilişkin bir dilekçenin yer almaması, şikâyetçi vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu itiraz dilekçesi fotokopisinin ise hukuken bir geçerliliğinin bulunmaması, bu durumda sanığın üzerine atılı suçun ön şartı olan "haciz ihbarnamesine süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz edilmesi" koşulunun oluşmaması nedeniyle, birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi olan 05.05.2009 itibarıyla sanığın, borçlu şirkete ödemesi gereken kesinleşmiş ve muaccel bir borcu bulunup bulunmadığının araştırılması gerekli olmadığından, yerel mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Usul ve kanuna uygun olan Manisa (Kapatılan) 2. İcra Ceza Mahkemesinin 23.01.2014 gün ve 730-14 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.06.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi