4. Hukuk Dairesi 2012/3105 E. , 2013/2139 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-k.davalı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı-k.davacı ... vdl. aleyhine 15/03/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat, davalı ... vekili tarafından cevap dilekçesi ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 08/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-k.davacılar vekili ile davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 11/02/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M) (M)
KARŞI OY YAZISI
Davacı-davalı ..."ya verilen ihtar cezasına ilişkin yapılan soruşturmada olayın sıcağı sıcağına alınan şikayetçi ve tanık anlatımlarından Ocak 2009 tarihinde bu hususun gerçekleştiği anlaşılmış ve buna ilişkin yapılan soruşturma raporuna göre de davacı- davalı ..."ya verilen ihtar cezasının kaldırılması karşısında davacı ve karşı davalı ... tarafından açılan manevi tazminat talepli davanın reddedilmesi gerekirken onanması yolundaki çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum. 11/02/2013
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu dosya incelendiğinde davacının okul müdürü davalıların ise öğretmen oldukları görülmektedir. Mahkemenin kararı aşağıdaki nedenlerle açıkça hukuka aykırıdır.
1-Davalı savunmasında yer aldığı gibi okuldaki davacı tarafından gerçekleştirilen kurşun döktürme işlemininin haber yapılmasında aracı veya bilgi kaynağı olmanın davacının kişilik haklarına ne gibi zarar verdiğini açıklanması gerekir. Dosyada bu yönden hiçbir belirleme yoktur. Zira kurşun döktürmenin suç olduğunu düzenleyen bir ceza hukuku maddesi de bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu eylem gerçek olmasına rağmen örneğin iftira gibi bir sonuç ortaya çıkmayacaktır.
2-Halbuki davalı tanıklarının açık seçik beyanlarına, idare soruşturması sonucuna ve dosya içeriğine göre kurşun döktürme olayı sabittir. Böyle bir eyleme öğretmenler tarafından tepki gösterilmesi son derece doğaldır. Hakim iki tarafın da delillerini inceleyip hangi tarafın delilini üstün tuttuğunu, diğer tarafın delilinin ise niçin geçersiz olduğunu gerekçesinde belirtmek zorundadır. İlk derece mahkemesinin böyle bir gerekçesi bulunmamaktadır. Üstelik davalı tarafın delilleri daha üstündür. Buna rağmen davalının değil davacı tarafın taleplerinin kabul edilmesi hukuk dışıdır.
3-Mahkemenin idari soruşturma sonucunu görmezlikten gelmesi de ayrıca bir hukuka aykırılıktır.
4-Nöbet defterindeki nöbetin olaysız bittiğine dair şerh bu dosyada davacı lehine asla delil olarak kabul edilemez.
5-Davacının okul müdürü davalının ise öğretmen olması, ve davalının belli bir meslek sendikası üyesi olması gerçeğini çekişme ve yargılamada açıkça etkisi görülmektedir. Bu ve davacının okul müdürü olması davalının delillerinin ikinci dereceye itilmesine neden olamaz. Oysa mahkemenin kabulü bunun tersine olmuştur.
6-Yargılamada taraf delilleri eşit olduğu takdirde ya her iki tarafın talebi kısmen veya tamamen kabul sonucunu doğurur veya davanın dayanağı olan vakanın sübutu konusunda şüphe doğurur. Bu dosyada davalı tarafın delilleri daha güçlü olduğu halde mahkemece tarafların davalarının reddi yönünde kabul yöntemi benimsenmeyip delil itibariyle daha zayıf görülen davacı taraf iddialarının benimsenmesi açık bir bozma nedenidir. Hem ilk derece mahkemesi kararı hem çoğunluk görüşü bu itibarla doğru olmamıştır.
7-Dosya içeriği bazı noktalara dikkat çekmektedir. Örneğin davacı okulda yönetici davalı taraf ise öğretmendir. Davalı hakkında disiplin soruşturması yapılmış ve disiplin cezası verilmiştir. Disiplin soruşturması sonucu idari bir tasarrufla ortadan kaldırılmıştır. Demek ki kurumsal olarak düşünüldüğünde dava konusu olayın gerçekleştiği ve buna benzer kurumlarda (eş kurumlarda) öğretmenlik mesleğine karşı saygıda kusur mevcuttur. Öğretmen sırf öğretmen olduğu için sevilmek ve sayılmak zorundadır. Bunu önce meslektaşları ve yöneticilerin ve kurumun, ondan sonra toplumun göstermesi gerekir. Davacı olan sayın yöneticinin bu tür davranışları esirgemekte olduğu son derece açıktır. Oysa yargılamada taraflar eşittir ve eşit ele alınmak zorundadır. İş bu karardan sonra böyle bir kurumda eğitim emekçisi olan öğretmenlere karşı uygulanabilecek MOBİNG uygulamasının sınırsızlaştırıldığı ve mobingin yasal hale getirildiğinin tescil edildiği ayrı bir gerçektir.
Saydığım nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 11/02/2013