4. Hukuk Dairesi 2019/1852 E. , 2021/979 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı İçişleri Bakanlığına izafeten İstanbul Muhakemat Müdürlüğü vekili Avukat ...tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 02/11/2010 gününde verilen dilekçe ile hazine zararının rücuen tahsilinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/03/2012 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
6100 sayılı HMK madde 334 de “(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.” hükmü getirilmiştir. Aynı kanun madde 336 da ise “(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. (3) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (4) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dilekçeye ekli ve dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalılardan ...’in yukarıda belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı ...’in aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince,
a)Dava, 2330 sayılı Yasadan kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı ... temyiz yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili, İstanbul Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli, polis memuru Engin Kurt ve polis memuru Cemal Güven"in 8.2.2005 tarihinde darp sonucu yaralandığını, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Şişli Şube Müdürlüğünün 10.02.2005 tarih ve 811-12 sayılı raporunda, polis memurlarının tanımlanan yaralanmalarının 15 gün mutad iştigallerine engel teşkil eder mahiyette olduğunun belirtildiğini, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ve bu kanuna dayanarak çıkarılan yönetmelik gereğince, Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonunun 10.06.2010 tarih, 2010/0556 sayılı kararı ile polis memuru Engin Kurt"a 2.725,70 TL. ve Cemal Güven"e 2.725,70 TL.olmak üzere toplam 5.451,40 TL.tazminat ödenmesine karar verildiğini, olay sebebiyle yapılan ceza yargılaması sonucu İstanbul 9.Asliye Ceza Mahkemesinin 10.10.2007 tarih ve 2005/75 esas 2007/981 karar sayılı ilamı ile davalılar ... ve ..."in mahkumiyetine karar verildiğini, davalıların eylemleri ile görevli polis memurlarının yaralanmasına ve bunun sonucunda da tazminat ödenmesine sebebiyet vermek suretiyle devleti zarara uğrattıklarını, ortaya çıkan hazine zararının rücuen tahsili için bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, belirterek toplam 5.451,40 TL.tutarındaki tazminatın, her iki ödemenin yapıldığı tarihten işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, İstanbul 9. Asliye Ceza mahkemesinin kesinleşen 2005/75 esas 2007/981 karar sayılı ilamına göre... ve... isimli polis memurlarına davalılar ... ve ..."in görevlerini ifa sırasında cebir ve şiddet kullanarak mukavemette bulundukları ve adı geçen memurları adiyen darp ettikleri, bu nedenle polis memurları için 2330 sayılı Kanun"a dayanılarak çıkartılan yönetmelik gereği Engin için 2725,70, Cemal için 2725,70 TL.nakti tazminat ödendiği, davalıların davacı Bakanlık tarafından ödenen tazminattan B.K. 41,42,43 maddeleri gereği sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne ... için ödenen 2725,70 TL. ve ... için ödenen 2725,70 TL.olmak üzere toplam 5451,40 TL.tazminatın davalılardan ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Dava konusu olay nedeniyle yapılan ceza yargılamasında; davalılar ... ve ..."in dava dışı polis memurlarına yönelik olarak yerine getirdikleri kamu görevi nedeniyle direnme ve bu sırada 5"er gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralama eyleminden dolayı "görevli memur mukavemet" suçundan ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği ve anılan kararın, temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu tazminat miktarının belirlendiği İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonu’nun 10/06/2010 günlü ve 2010/0556 sayılı kararından, zararın karar tarihindeki en yüksek devlet memuru brüt aylığının (ek gösterge dahil) yüz katı üzerinden, yaralanma derecesine göre hesaplandığı ve buna göre ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Oysa zarar, haksız eylemin meydana geldiği 08/02/2005 tarihinde gerçekleşmiştir. Davalı ..."in sorumluluğu da bu tarihte başladığından tazminatın, haksız eylem tarihindeki veriler esas alınarak belirlenmesi gerekir. Olay tarihinden sonra alınmış komisyon karar tarihindeki kıstaslara göre belirlenen tazminatın rücuen tahsiline karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle, kararın bozulması gerekmiştir.
b)Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 50. ve 51. maddelerinde düzenlenmiş bulunan teselsül kuralları, birden çok kişinin birlikte bir zarara yol açması ve aynı zarardan dolayı sorumlu olmaları durumuna ilişkin olup zarara yol açanlar ile zarar gören arasındaki ilişkinin düzenlenmesine yöneliktir.
Eldeki dava, rücuen tazminat istemine ilişkin olup, tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur. Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Diğer bir deyişle; olay nedeniyle dava dışı polis memuruna nakdi tazminat ödeyen davacı idare, kusuru oranında sorumlulara rücu edebilir.
Şu durumda, rücuda teselsül olmayacağından, davalıların olayın meydana gelmesinde eşit oranda kusurlu olduğu ve davaya konu tazminattan mütesaviyen sorumlu tutulması gerektiği nazara alınmaksızın mahkemece takdir edilen zararın tamamından müteselsilen sorumlu tutulması usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2/a-b) numaralı bentte gösterilen nedenlerle temyiz eden davalı ... yararına BOZULMASINA, davalı ..."in diğer temyiz itirazlarının (1 ) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 4.3.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.