12. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/1698 Karar No: 2010/5395 Karar Tarihi: 09.03.2010
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/1698 Esas 2010/5395 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2010/1698 E. , 2010/5395 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bafra İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 30/10/2009 NUMARASI : 2009/290-2009/233
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu vekili şikayetinde; haczedilen . . plaka numaralı aracın kamu hizmetinde kullanıldığı nedeniyle haczedilemeyeceğini ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Başvuru bu hali ile İİK. nun 82/1 ve 5393 Sayılı Yasanın 15/son maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetidir. 5393 Sayılı Yasanın 15/son maddesinde “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri şartlı bağışlar ve kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gereklidir. İİK.nun 83/a maddesi gereğince, 82. ve 83. maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair “önceden yapılan” anlaşmalar muteber değildir. Bu nedenle ancak haciz sırasında ve daha sonra özel kanununda haczedilemeyeceği yazılı bu haktan (82/l) feragat edilebilir. (Prof Dr. Baki Kuru İcra İflas 1. cilt shf. 834) (HGK. 31.3.2004 tarih 2004/12-202 E.196 K, 31.3.2004 tarih 2004/12-167 E. 185.K.) Öte yandan, haczedilmezlikten feragatin açık bir şekilde yapılması gerekip borçlunun hacze konu aracı mal beyanında bildirmiş olması feragat olarak kabul edilemez. Bir diğer anlatımla borçlunun şikayete konu aracı yasal zorunluluk nedeniyle mal beyanı dilekçesinde bildirmesi nedeniyle örtülü muvafakatın oluştuğu düşünülemez. Buna göre, borçlunun yukarıda açıklanan yasa hükümlerine uygun açık bir feragatinin bulunmadığı kabul edilmelidir. Kaldı ki, mal beyanında hacze konu aracın bildirilmiş olması geçerli bir muvafakat olarak kabul edilse bile, haciz tarihinden önce olduğundan sonuç doğurmayacağından, mahkemece yazılı gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi doğru değildir. Ne var ki; icra mahkemesi kararlarının, genel mahkemede sonuçlandırılacak ihtilaflar yönünden kesin hüküm teşkil etmeleri mümkün değil ise de, bu kararlardan önce verilen kararın kesinleşmesi koşulu ile sonradan oluşturulacak aynı konudaki kararlar hakkında ve birbirlerine karşı kesin hükmün neticelerini doğuracakları tartışmasızdır. Somut olayda, borçlunun aynı araca ilişkin haczedilmezlik şikayetinin Bafra İcra Mahkemesinin 2007/113-138 sayılı 17.10.2007 tarihli kararı ile reddedildiği tespit edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, öncelikle anılan kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılıp, kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmelidir. Kesin hüküm oluşmadığı sonucuna varılması halinde ise, 5393 Sayılı Yasanın 15/son maddesi uyarınca, hacze konu aracın fiilen kamu hizmetinde kullanıp kullanılmadığı konusunda tarafların delilleri toplanarak, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile şikayetin reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.