11. Hukuk Dairesi 2015/8648 E. , 2016/3751 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2015
NUMARASI : 2014/723-2015/186
Taraflar arasında görülen davada ....... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/03/2015 tarih ve 2014/723-2015/186 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .....tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı bankanın ..... şubesinden çeşitli tarihlerde kredi kullandığını, bu kredi tahsislerinden dolayı müvekkili şirketten farklı isimler altında toplam 5.460,00 TL kesintisi yaptığını, alınan bu bedellerin haksız ve hukuksuz olduğunu ve iadesi gerektiğini ileri sürerek haksız yere tahsil edilen dava konusu bedellerin işleyecek avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı şirketin müvekkili banka şubesinden ticari kredi kullandığını, zorunlu masraf olarak komisyon ücretleri ve ekspertiz ücretleri tahsil edildiğini, davacının tacir olduğunu ve basiretli bir tacirden beklenmesi gereken dikkat ve özeni göstererek sözleşmeyi imzaladığını, sonradan bu sözleşmeyi haksız ve hukuksuz olduğunu ileri süremeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin 26.05.2004-18.06.2008 tarihleri arasında davalı bankadan bir çok kez ticari kredi kullandığı, kullanılan krediler sebebiyle davacı şirketten kesilen ekspertiz ücreti, kredi komisyon ücreti, dosya masrafı, istihbarat ücreti v.s. adı altında kesintiler yapıldığı, taraflar tacir olduğundan 4077 sayılı TKHKnun uygulanamayacağı, 6098 sayılı TBKnın yürürlük tarihinden önce imzalanan sözleşmeye de TBK hükümlerinin uygulanamayacağı, davacının talebinin yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, taraflar arasında 2004-2008 yılları arasında imzalanan 8 ayrı Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca davalı banka tarafından farklı isimler altında kesilen masraf ve komisyonların tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalı bankadan ticari kredi kullandığını, bu krediler uyarınca banka tarafından yapılan kesintilerin haksız olduğunu ileri sürmüştür. Anılan kredi sözleşmelerinin tümü Genel Kredi Sözleşmesi olup 6098 sayılı TBK"nın yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önce aktedilmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanun"un 1. maddesinde ""Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir."" hükmü düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlığa sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği ve ticari kredi mahiyetindeki kredi sözleşmeleri hakkında 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı gibi 6098 sayılı TBK"nun genel işlem koşuluna ilişkin hükümleri de nazara alınamayacaktır. Diğer yandan Türk Ticaret Kanunu"nun 22. (6102 sayılı TTK"nın 20. ) maddesi uyarınca tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin münasip bir ücret isteyebileceği düzenlenmiş olup, davalı banka tacir ve dava konusu kredi ticari işletmesiyle ilgili işlemlerdendir. Bu durumda davalı banka tarfaından verilen hizmet gereği münasip bir ücret istemeye hakkı olduğunun kabulü gerekir. Dosya kapsamında bulunan kredi sözleşmesinin 7. maddesi “... bankanın tayin edeceği oranlarda faiz, komisyon, fon ve gider vergisi uygulanacaktır” şeklinde düzenleme içerdiği, ancak, hangi oranlar üzerinden kesinti yapıldığının tespit edilemediği, bankalara faiz dışı gelir elde etme imkanı tanınmış ise de bu hakkın kötüye kullanılmaması gerektiği, bu nedenle diğer bankaların benzer işlemlerdeki emsal uygulamalarının da araştırılarak, davalının tahsil ettiği tutarların uygun olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alınıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.