Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı vekili tarafından 15.10.2008 keşide tarihli çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yol ile icra takibine geçildiği, borçluya örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği üzerine adı geçen vekilinin İİK. nun 168/4.maddesinde öngörülen yasal beş günlük sürede icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği anlaşılmaktadır. İİK. nun 170/a-2.maddesi gereğince “ İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re"sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.” Alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlattığı takipte, dayanak çek adı altındaki belgede, keşide yerinin bulunmadığı belirlenmiştir. TTK.nun 692/5. maddesine göre, keşide yerinin gösterilmesi çekin şekil koşuludur. Bu durumda icra takibinin dayanağı belge, TTK.nun 692/5. maddesine göre keşide yeri unsurunu taşımadığı için çek vasfını haiz bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-5 sayılı kararı ile de benimsendiği üzere İİK.nun 170/a-2. maddesi gereğince bu husus icra mahkemesince res’en nazara alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekirken anılan eksikliğin gözardı edilerek istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de; genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde imzaya itirazın kaldırılması istemi hakkında uygulanması gereken İİK.nun 68/a-5 maddesine göre borçlu mazerete dayanmaksızın hazır bulunmaması halinde mahkemece başka bir cihet tetkik edilmeksizin itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verilir. Ancak bu karar için keyfiyetin davetiyeye yazılması gerektiği öngörülmüştür. Anılan maddenin, İİK.nun 170/b maddesi göndermesiyle kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipler nedeniyle yapılan imzaya itirazlar hakkında da uygulanması gerekir. Buna göre, İİK. nun 170/b ve 68/a-5 maddeleri uyarınca, borçluya, duruşmaya mazeretsiz katılmaması halinde, imzaya itirazının reddine karar verileceği ihtarını taşıyan meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek sonuca gidilmesi gerekir. Mahkemece, 11.05.2009 tarihli celsede borçlu asile mahkeme kalemine gelerek imza ve yazı örneği vermesi için kesin süre verilmesi ve kesin süreye uyulmadığı taktirde Adli Tıp imza incelemesi delilinden vazgeçmiş sayılacağının ihtar olunmasına karar verildiği ve borçlu şirket yetkilisine tebligat yapılarak kesin süreye riayetsizlik nedeniyle imzaya itirazın reddedildiği görülmüştür. Öncelikle, verilen kesin süre, İİK.nun 68/a-5 maddesine aykırı olup sonuç doğurmaz. Öte yandan kesin süreye riayetsizlik halinde “ Adli Tıp imza incelemesi delilinden vazgeçmiş sayılacağının ihtar” olunması nedeniyle anılan mehle aykırı hareket itirazın reddi sonucunu doğurmaz. Bu nedenlerle borçlu şirke ./
yetkilisine İİK.nun 68/a-5 maddesine uygun meşruhat içeren davetiye tebliğ edilmeden kesin mehil verilmek suretiyle yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09/03/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.