Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/4537 Esas 2017/4925 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4537
Karar No: 2017/4925
Karar Tarihi: 02.05.2017

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/4537 Esas 2017/4925 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/4537 E.  ,  2017/4925 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı idare vekili, davalı borçlu ...hakkında 6183 sayılı yasaya göre takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı olmadığını ve alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazını 15.11.2012 tarihinde davalı ...’e devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
    Davalılar vekilleri ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, taşınmazın raiç bedel üzerinden satıldığını belirterek haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalılar arasında akrabalık ilişkisi olmadığı, ivazlar arasında fahiş fark bulunmadığı ve tasarrufun mal kaçırma amacı ile yapıldığı ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    1- 6183 sayılı Yasa’nın 30.maddesine göre de kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarruflar tarihleri ne olarsa olusun geçersizdir. Somut olayda davalı tanığı olarak dinlenen ve borçlunun eniştesi olan ... ifadesinde, asıl ticari faaliyetin ...’ün eşi ... tarafından yürütüldüğünü, ...’in işleri kötüye gidince para ihtiyacını karşılamak için daha önce iş ortağı olan davalı ...’e taşınmazı sattığını satışın gerçek olduğunu belirtmiştir. Diğer davalı tanığı ...’da borçlunun eşi ... ile davalı ...’in önceden birlikte ... bayiliğinden dolayı ortak olduklarını belirtmiştir. Kamu alacağı da belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda beyaz eşya ve elektrikli küçük ev aletleri perakende ticaretinden doğmuştur.
    Bu durumda, mahkemece tanık beyanlarının 6183 sayılı Yasa’nın 30.maddesi kapsamında olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu husus hakkında hiç bir değerlendirme yapılmadan değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    2- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde 16/06/2009 tarihinde ve 5904 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerekirken nisbi olarak takdir edilmesi de hatalı olmuştur.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlere davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.