Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/4569 Esas 2014/5388 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/4569
Karar No: 2014/5388
Karar Tarihi: 24.03.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/4569 Esas 2014/5388 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, Kamulaştırma Yasasına uygun olarak, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istemine dayanmaktadır. Dava konusu taşınmazın özellikleri itibariyle arsa niteliğinde değil, tarım arazisi olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin kararına atfen, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davalarda uzun süreli yargılama sonunda belirlenen bedelin Anayasa'nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkının ihlali olarak kabul edildiği belirtilmiştir. Bu nedenle, Yasa koyucu tarafından kamulaştırma bedelinin tescili için açılan dava süresinin dört ayı geçmesi durumunda faiz uygulanması hükmü getirilmiştir. Ancak, bu hükümler dava tarihinden sonra açılan davalara uygulanacaktır. Kararda belirtilen kanun maddeleri 11. maddesi, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesi ve 2942 sayılı Kanunun 10. maddesidir.
18. Hukuk Dairesi         2014/4569 E.  ,  2014/5388 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 26/04/2013
    NUMARASI : 2012/272-2013/191

    Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    1-Kamulaştırma Yasasının 11. maddesi hükmüne göre, bedel tespit davalarında öncelikle kamulaştırılan taşınmazın değerlendirme tarihindeki vasfının (arsa veya arazi) belirlenmesi, arsa vasfında ise değerlendirme tarihinden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri, taşınmaz arazi vasfında ise değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlara göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınmak suretiyle değerinin belirlenmesi gerekir. Dosya içindeki Tarsus Belediye Başkanlığı yazılarına göre, dava konusu taşınmazın uygulama ve nazım imar planı dışında, mücavir alan sınırı içinde olduğu, belediye hizmetlerinden yararlanmadığı, etrafının meskûn alan olmadığı, beldenin gelişme alanında kalmadığı ve 1/1000 lik imar sınırına ve belediye hizmetlerinden istifade eden tesislere 1055 metre uzaklıkta bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Bakanlar Kurulu"nun Yargıtay"ca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece meskûn olduğu için veya meskûn hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd.) yararlanan ve meskûn yerler arasında yer alması gerekir. Dava konusu taşınmaz, Bakanlar Kurulu Kararının l.maddesi (b) bendinde de belirtildiği gibi belediye hizmetlerinden yararlanmadığı ve fiilen meskûn halde bulunmadığından belirlenen özellikleri nedeniyle "arsa" niteliğinde kabulüne olanak yoktur.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle taşınmazın tarım arazisi olarak değerlendirilmesi gerekirken, arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak buna göre bedel belirlenmiş olması doğru görülmemiştir.
    Ayrıca;
    2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
    Yasa koyucunun da bu hak ihlalini dikkate alarak 6459 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürüklük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
    Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı Yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.