19. Hukuk Dairesi 2018/2148 E. , 2019/4657 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan hazır beton sözleşmesine istinaden davacının davalıdan fatura ve cari hesaba dayalı alacağı olduğunu, bunun tahsili için başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini belirterek, ... 4. İcra Müdürlüğü"nün 2012/3303 esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, 8.390,25 TL üzerinden takibin devamına, bu miktar üzerinden % 40"dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, açılan davanın ve takibin yersiz olduğunu, takibe konu faturalarda ... hazır betonun fahiş olarak ve yapılan iadeler düşülmeden sözleşmeye aykırı şekilde hesaplanıp fatura edildiğini, yine hazır betonun kime teslim edildiğinin belli olmadığını, kendisi dışında birine yapılan teslimatları kabul etmediğini, toplam kullanılan beton miktarının 22.193,10 TL olduğunu, 26/12/2011 tarihinde 21.750,00"sinin ödendiğini, bakiye 443,10 TL"nin de alacaklının banka hesabına 24/04/2012 tarihinde ödendiğini, kullanılmayan 8.390,25 TL"lik dava konusu miktar için ise iade faturası düzenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davacı taraf ticari defter, kayıt ve belgeleri ile alacağın sabit olduğu, davalı tarafın savunmalarına itibar edilmediği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davacının davasının kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/7463 esas 2014/10043 karar 29.05.2014 tarihli bozma ilamında ‘Hükme esas alınan bilirkişi raporu ayrıntılı incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Davalı, bir kısım irsaliyeler altındaki teslim alan imzasının kendisine ait olmadığını savunduğu halde, bu savunma üzerinde durulmamış ve eksik inceleme sonucunda hüküm oluşturulmuştur. Bu yön usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, dava konusu faturaların dayanağı olan irsaliyeler altındaki imzaların davalı eli mahsulü olup olmadığı yönünde imza incelemesi yaptırılarak iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller eksiksiz olarak değerlendirildikten sonra bir karar vermekten ibaret olmalıdır’ denilmek suretiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafın bir kısım irsaliyeler altındaki teslim alan imzasının kendisine ait olmadığını savunduğu, alınan Adli Tıp raporunda da dosyaya ibraz edilen toplu sevk irsaliyelerinden hangi numaralı irsaliyenin davacının kabulünde olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, iş bu nedenle davacı tarafından davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak davalı tarafa tüm irsaliyelere ilişkin kabul ve reddedilenler yönünden açıklama yaptırılmaksızın dava konusu tüm irsaliyeler bozma kararımız doğrultusunda imza incelemesi için Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiş ve Adli Tıp Kurumu’nca da irsaliyeler numaralandırılmak suretiyle 06.12.2016 tarihinde 4,12,16,18,22,35,39 nolu irsaliyelerdeki imzaların davalı ...’in eli ürünü olmadığı,13 nolu irsaliyede adı geçene atfen atılı imza bulunmadığı belirtildikten sonra diğer irsaliyelerdeki imzaların ise kuvvetle muhtemel davalı ...’in eli ürünü olduğu saptanmış ve mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de Adli Tıp raporuna karşı 20.01.2017 havale tarihli dilekçe ile beyanda bulunan davalı vekili bu beyanın 2 no’lu maddesinde ‘...söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel ...’in eli ürünü olduğu saptanmıştır. Yine bu durumda iddialarımız da haklılığımız gün yüzüne çıkmıştır. Tarafımızca zaten bahse konu faturalara ilişkin herhangi bir itirazımız söz konusu değildir. Müvekkilce bahse konu faturalara ilişkin ödemeleri de gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla Adli Tıp Kurumu’nun raporu ile tüm iddia ve savunmalarımızda haklılığımız tespit edilmiştir’’ şeklinde beyan bulunmaktadır. Bu beyan itibariyle, Adli Tıp Kurumu’nca imzaların kuvvetle muhtemel olarak davalıya ait olduğu belirlenen sevk irsaliyelerinin dayanak oluşturduğu faturalara konu malların teslim edildiği kabul edilmiş ancak ödeme savunmasında bulunmuştur. Ödeme savunması ise davalı tarafından ispat edilmesi gereken bir hukuki olgudur. Bu durumda mahkemece, bu beyan nazara alınarak davacının defterlerindeki ödemelerin bu faturalara karşı olup olmadığının tespiti açısından konusunda uzman yeni bir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.