1. Hukuk Dairesi 2014/9707 E. , 2015/11870 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TORBALI 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2014
NUMARASI : 2003/403-2014/140
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ....nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, teyzesi ve teyzesinin damadının yönlendirmesi sonucu emlakçılık yapan davalı Erhan ve kardeşi Metin"in hile ve tehditleri sonucu maliki olduğu 10 nolu bağımsız bölümün davalı Erhan"a satış suretiyle temlik edildiğini, sonrasında diğer davalı Celal"e tapuda devir yapıldığını, aynı zamanda işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ehliyetsizlik ve hile iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu mesken niteliğindeki 10 nolu bağımsız bölümün 3.6.2002 tarihli resmi akit ile davacı tarafından bizzat davalı Erhan"a, ondan da 13.11.2002 tarihli akit ile diğer davalı Celal"e satış suretiyle temlik edildiği, eldeki davanın ise 30.5.2003 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince; davacı, akit tarihinde 1977 doğumlu ve bekar olup aile büyükleri ile birlikte yaşamaktadır. Taşınmazın gerçek bedeli ile akitte gösterilen satış bedeli arasında fahiş fark vardır. Ayrıca, aynı binada bulunan davacıya ait diğer 4 nolu bağımsız bölümün yakın tarihlerde davalı Erhan"ın kardeşi M. K. "a, ondanda üçüncü kişiye satış suretiyle temlik edilmesi sonucu aynı hukuki nedenlere dayalı olarak açılmış bir dava bulunmaktadır.
Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan alınan rapora göre davacının akit tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu görülmektedir. Ancak, dosya içinde bulunan diğer raporlar ve tanık anlatımları ile birlikte Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/494 esas 2004/85 karar sayılı 13.2.2004 günlü kararı ile davacıya TMK"nın 429. maddesi uyarınca yasal danışman atandığı gözetildiğinde davacının kandırılmaya müsait bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, satış bedeli (semen) satışın asli unsurlarından birisidir. Semen ödeneceği düşüncesi uyandırılarak taşınmazın mülkiyetinin naklinin sağlanması ve ondan sonra semenin ödenmemiş olması yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde iradeyi fesada uğratan sebeplerin gerçekleştiğinin kabulünü gerektirir.
Öyle ise, davacıların hileye maruz bırakılmadıklarını söyleyebilme olanağı yoktur.
Diğer taraftan; yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları ve özellikle davalı Celal"in tanıkları Cevdet ve Ali"nin anlatımlarından, son kayıt maliki Celal"in iyiniyetli olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.