Davacı, davalı işveren nezdinde 01.10.1972-09.05.1975 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalı kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının davalıya ait işyerinde 01.10.1972-05.10.1977 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı iddiasına dayalı davalı işverence davalı Kuruma eksik bildirilen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkeme yazılı şekilde istemin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının davalı işyerine 02.11.1972, 05.02.1973, 01.05.1974, 05.08.1974, 28.05.1975 ve 15.03.1977 tarihli giriş bildirgelerinin bulunduğu, 1973 yılında 207 gün, 1974 yılında 45 gün, 1975 yılında 33 gün ve 1977 yılında 285 günlük çalışmalarının Kuruma bildirildiği, davacı hakkında muavin olarak belediye otobüsünde çalıştırılmak üzere 28.10.1972 ve 25.04.1974 tarihli Encümen Kararlarının bulunduğu, Belediyeden gelen yazıya göre bir adet (Ekim-Kasım/1973) maaş bordrosu ve bilet defteri dışında belge bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davacının çalışmalarının geçtiği yer bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında, çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgeleri dayandırılması asıldır. Ancak belediye yazısı ve mevcut belgelerden bu durumun mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davacının işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgeleri ve dönem bordroları ile kuruma kısmen bildirilmiş olup işe giriş bildirgeleri ve bordrolar çalışmaların işyerinde kesintili olarak geçtiğine karinedir. Karinenin tersinin de eş değerdeki belgelerle kanıtlanması gerekmekle birlikte bir adet ücret bordrosu dışında belge bulunmadığına göre tanık beyanları ve diğer yardımcı delillerle sonuca gidilmesi gerektiği ortadadır.
Yapılacak iş, işveren kuluşuna davacının talep ettiği dönem ile ilgili şef, amir, müdür gibi yetkili kişilerini dinlemek, işyerinin bordrolarında yer alan çalışanların beyanlarına başvurmak, gerektiğinde işyerine komşu işyerlerinin çalışanları tespit edilerek tanık olarak dinlemek, işverence gönderilen bilet defterindeki süreleri ve diğer delilleri birlikte değerlendirmek, imzasına itiraz bulunmayan giriş bildirgeleri ile kuruma yapılan bildirimleri dikkate almak davacı hakkında kurum kayıtlarında yer alan farklı doğum tarihleri ile sigorta sicil numaraları hakkında da araştırma yaparak, aidiyeti sağlamak ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"na hizmet tesbitine yönelik 2005/21-495-582, 2005/21-60-69, 2004/21-479-578 ve 2003/21-35-65 sayılı kararlarında da bu hususlar özellikle belirtilmiştir.
Kabule göre de, dava hizmet tesbiti davası olup şüphe ve tereddüt yaratmayacak şekilde tesbitine karar verilecek sürenin açıkça gösterilmesi gerekirken belirsiz ve alacağa hükmeder şekilde "422 gün prim alacağının tespitine" şeklinde H.M.U.K."nun 388/ son maddesine aykırı ve infazda tereddüt yaratacak biçimde hüküm kurulması,ayrıca karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi dikkate alınmaksızın davalı Kurum yararına eksik avukatlık ücretine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, işveren konumunda bulunan tanık ile işyeri kayıtlarında yer almayan diğer tanıkların ve davacının tüm istemini dikkate almaksızın kısmi ve yanlış değerlendirmeyle görüş bildiren yetersiz bilirkişi raporu itibariyle yazılı şekilde hüküm kararların usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.