10. Hukuk Dairesi 2017/1552 E. , 2017/4431 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet birleştirilmesi yapılmaksızın 01.09.2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, davacının, hizmet birleştirmesi yapılmaksızın aylık tahsis talep tarihini (01.09.2015) takip eden aybaşı olan 01.10.2015 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dairemiz geri çevirme kararından sonra gelen belgelerden, dosyada tercümesi de bulunan ... Mercii yazısı ve ekindeki belgede; davacının, ... primlerini iade alarak, yurt dışı çalışmalarını tasfiye ettiği belirtilmektedir. Prim iadesi suretiyle tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerindeki anılan tasfiye edilme hali, söz konusu yurt dışı sürelerinin, 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlandırılarak, sigortalının sosyal güvenliği bakımından değerlendirilmesinde, aksine bir düzenleme bulunmadığından engel değildir. Ancak tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerin, sigortalılık başlangıcında esas alınabilmesi mümkün de bulunmamaktadır. Zira, Türkiye Cumhuriyeti ile ... Federal Cumhuriyeti arasındaki ... Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, ... Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde, Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini belirtmekle birlikte, anılan hükmün uygulanabilirliği, her iki ülke mevzuatına göre dikkate alınabilecek bir sigortalılık süresinin bulunması halinde mümkündür.
Sigortalı hizmetlerin tasfiye edilmesi halinde, tasfiyeye uğramış hizmetlerin sosyal sigorta hukuku açısından geçerliliğini yitirmiş sayılması ve artık her iki ülke mevzuatına göre nazara alınabilecek bir sigortalılık süresi kalmayacağından, Türkiye Cumhuriyeti ile ... Federal Cumhuriyeti arasında aktedilen ... Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü uyarınca, rant sigortasına giriş tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak sayılması mümkün olmayacaktır. (Hukuk Genel Kurulu"nun 13.02.2002 gün, 2002/10-21-70 sayılı kararı)
Kuşkusuz bu halde sigorta başlangıcı, 3201 sayılı Kanunun 5’inci madde hükmü çerçevesinde belirlenmesi gerekecektir. Ancak 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerin ardından davalı Kurum tarafından çıkarılan 29.09.2014 tarih 2014/27 sayılı Genelge"de ..."dan prim iadesi alınan sürelerdeki çalışmaya başlanılan tarihin de ülkemizde sigorta başlangıcı olarak kabul edileceği belirtilmiş olduğundan; anılan Genelge kapsamında, uyuşmazlığın sigortalılık başlangıç tarihi bakımından devam edip etmediği davalı kurumdan sorularak belirlenmesi ile bu talep yönünden davanın konusunun kalmayacağı hususu dikkate alınmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de, davacının isteminin 01.09.2015, kabulün ise 01.10.2015 tarihi olmasına göre mahkemece verilen kararın kısmen kabul niteliğinin ve bu kapsamda yargılama gideri ile vekâlet ücretinin de kısmen kabul kararı dikkate alınarak belirlenmesi gereğinin gözetilmemesi isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.