11. Hukuk Dairesi 2020/5506 E. , 2021/5763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06.11.2018 tarih ve 2018/560-2018/1091 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili şirket ile davalı banka arasında akdedilen kredi sözleşmesinde diğer müvekkili ..."ın kefil olarak yer aldığını, sözleşme kapsamında 1.250.000.- TL kredi kullandırıldığını, dava dışı Kredi Garanti Fonu A.Ş."nin de müvekkilleri ile imzaladığı kefalet taahhütnamesi ile işbu kredinin 750.000.- TL"lik kısmına kefalette bulunduğunu, kredinin ödeme planında belirtilen 30.06.2010 tarihli ilk taksidinin ödenmemesi üzerine davalı banka tarafından 22.07.2010 tarihinde hesabın kat edilerek müvekkillerine ihtarname keşide edildiğini, alacağın tahsili için müvekkili şirket hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla diğer müvekkili hakkında ise ilamsız icra takibine girişildiğini, kredinin garantörü olan dava dışı Kredi Garanti Fonu tarafından 22.07.2010 tarihinde 750.000.- TL davalı bankaya ödeme yapıldığını, ancak davalı bankanın bu ödemeyi mahsup etmeden müvekkillerine hesap kat ihtarnamesi gönderdiğini ileri sürerek, hesap kat ihtarnamesinden önce ödenen 750.000.- TL ile ilgili olarak müvekkillerinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, bu kısımla ilgili yapılan tüm harç ve masrafların müvekkillerine iadesine, davalı tarafından tahsil edilen fazla bedelin 29.02.2012 tarihinden itibaren yürütülecek % 80 temerrüt faizi ile birlikte istirdadına ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiş, 05.07.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle; davalı banka tarafından henüz kredi hesabı kat edilmeden fon"a başvurularak 750.000.- TL"nin tazmin edildiğini, bu bedelden gecikme faizleri ile birlikte ilk taksit tutarının ve henüz muaccel olmayan 2. taksit tutarının mahsup edildiğini, böylece davalı bankanın sözleşmeyi açıkça ayakta tutma iradesini ortaya koyduğunu ancak buna rağmen hesap kat ihtarını keşide ettiğini, dolayısıyla kat ihtarının çekildiği ve temerrüt tarihi itibari ile vadesi gelmiş bir borcun bulunmadığını, temerrüdden söz edilemeyeceğini belirterek, davalı bankanın kredi hesabını haksız ve hukuka aykırı olarak kat etmesi nedeni ile işletilmiş temerrüt faizi ve ferilerinin tespitine, fazla ödenmiş olan 750.000.- TL"nin faizi ile birlikte istirdatına ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, fon"dan tahsil olunan bedelin borçtan düşüldüğünü, bakiye tutar üzerinden hesap kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, müvekkili bankanın halen davacılardan alacaklı olduğunu, fazla tahsilatın sözkonusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, kapatılan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında kredi borcunun yeniden yapılandırıldığı, 30.06.2010 vadeli 1. taksitin davacı şirket tarafından ödenmemesi üzerine davalı bankanın, Garanti Sözleşmesi uyarınca 22.07.2010 tarihinde 750.000.- TL"yi garantör KGF’den tahsil ettiği, bu tahsilatın 315.112,28 TL"lik kısmı ödenmeyen 1. taksit, gecikme faizi ve eklentilerine, 243.047,41 TL"lik kısmı ise henüz muaccel olmayan 2. taksit alacağına mahsup edilmiş olmakla, davalının 818 sayılı BK"nın 106. maddesindeki seçimlik haklardan "sözleşmenin ifası ve gecikme tazminatı’’ talep hakkını tercih ettiği, bundan sonra diğer bir seçimlik hak olan sözleşmenin feshedilmesi anlamına gelen kredinin katedilmesi yoluna gidemeyeceğinin anlaşıldığı, davalının hesap kat işlemi sonucunda kredi sözleşmesindeki faiz miktarı ile temerrüt halinde uygulanan faiz miktarı arasındaki farkın haksız tahsil edildiğini gözetilerek hesaplama yapan 27.02.2014 tarihli bilirkişi raporundaki tespitin dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 179.879,65 TL"nin 05.07.2013 ıslah tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davacılar yararına davalıdan istirdatına (tahsiline), fazla istemin reddine, davanın niteliğine göre ve davalının takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davacı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 9.215,58 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 4.90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 27.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.