Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/10620 Esas 2014/9631 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10620
Karar No: 2014/9631
Karar Tarihi: 31.03.2014

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/10620 Esas 2014/9631 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2014/10620 E.  ,  2014/9631 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, davalı bankadan kredi kullandığını, kredi kullanımı sırasında kendisinden 3,019,00 TL dosya ücreti alındığını, alınan ücretin haksız olduğunu, iadesinin sağlanması için icra takibi yaptığını,ancak davalı tarafın itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, ... 25. İcra müdürlüğünün 2013/12219 esas sayılı dosyasından yürütülen takibe yapılan itirazın 3.019,00 TL asıl alacak üzerinde iptaline,fazla İstemin ve davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk
    bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine, iki numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünün birinci bendinde yer alan “ve davacı icra inkar tazminatı isteminin” cümlesinin hükümden çıkartılarak hüküm fıkrasının birinci bendine "Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine,hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 31.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.