Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/1864
Karar No: 2020/802
Karar Tarihi: 21.10.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/1864 Esas 2020/802 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/1864 E.  ,  2020/802 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1.Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 5. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 27.12.2012 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirkete ait üzüm işletmesi işyerinde 16.11.2000 tarihinde üretim kontrol elemanı olarak çalışmaya başladığını, 08.10.2012 tarihinde iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini, haftanın 6 günü 08.00-18.30 saatleri arasında, sezon olarak belirtilen Ağustos-Kasım ayları arasında ise 07.00-20.00 saatleri arasında, hafta tatili kullanmadan yedi gün çalıştığını iddia ederek fazla çalışma ve hafta tatili ücret alacakları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili 05.01.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacının işyerinde çalışırken 08.10.2012 tarihinde birkaç arkadaşı ile birlikte diğer çalışanlara iş başı yapmamaları konusunda telkinlerde bulunduklarını, 187 çalışanın aldırış etmeden çalışmaya devam ettiğini ancak davacı ile bir kısım işçilerin ise ihtarname gönderip işyerindeki huzur ve barışı bozan girişimlerinden bahsetmeden sözleşmelerinin haksız şekilde feshedildiği iddiasıyla talepte bulunduklarını, müvekkilinin köklü bir ihracaat firması olarak çalışanlarına vaat ettiği ücret ve haklarını muntazam şekilde ödediğini, davacının ödenmeyen hak ve alacağının bulunmadığını, ayrıca kendisine ihtarname gönderilerek iş sözleşmesinin feshedilmediği bildirilerek işe davet edildiğini ancak davacının işbaşı yapmadığını ve bu ısrarlı tutumu neticesinde iş sözleşmesinin feshedildiğini, çalışmasından doğan bütün haklarını eksiksiz şekilde aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. İzmir 5. İş Mahkemesinin 03.10.2013 tarihli ve 2012/563 E., 2013/563 K. sayılı kararı ile; davacının davalı işyerinde 16.11.2000-08.10.2012 tarihleri arasında 11 yıl 10 ay 23 gün (4344 gün) hizmetinin bulunduğu, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedildiği, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre sezon dışı olan yılın 8 aylık bölümünde haftalık 2 saat fazla çalışmasının bulunduğu, sezon olarak tabir edilen Ağustos-Kasım ayları arasında haftalık 18 saat fazla çalışmasının bulunduğu ve hafta tatillerinde çalıştığı, alacakların denetime elverişli bilirkişi raporunda hesaplandığı gerekçesiyle dava kısmen kabul edilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. İzmir 5. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince 10.09.2015 tarihli ve 2015/3186 E., 2015/14535 K. sayılı kararı ile; (1) numaralı bentte davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, “…2-Taraflar arasında işyerinde ki sezon tarihleri konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda, davacı davalı iş yerinde kuruyemiş paketleme işçisi olarak çalıştığını haftanın 6 günü 08.00-18.30 saatleri arasında, sezon tabir edilen Ağustos-Kasım ayları arası ise 07.00-20.00 saatleri arasında hafta tatili kullanmadan 7 gün çalıştığını iddia ederek fazla çalışma ve hafta tatili ücret alacağı talebinde bulunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1 Eylül-15 Kasım tarihleri arası sezon dönemi olarak belirlenmiştir. Ancak Dairemizce aynı gün temyiz incelemesinden geçen emsal dosyalarda belirlenen sezon tarihlerinin farklılık arz ettiği görülmüştür. Emsal dosya davacılarının da davacı ile aynı iş yerinde aynı işi yaptığı göz önünde bulundurulduğunda sezon tarihlerinin aynı olması gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle mahkemece yapılacak iş davalı işverene hangi kuru yemişlerin paketleme işini yaptırdığını yazılı olarak açıklattırmak daha sonra ilgili işçi ve işveren meslek kuruluş ve odalarına müzekkere yazarak bu kuruyemişlerin sezonunun hangi tarihlerde başladığını ve bittiğinin sorularak çıkacak sonuca göre iş yerinde ki sezon tarihleri belirlendikten sonra ve davacı tarafın hükmü temyiz etmemesi nedeni le davalı yararına kazanılan usuli hak da dikkate alınarak davacının fazla mesai ve hafta tatili ücret taleplerini hesaplatmak ve çıkacak sonuca göre karar vermektir.
    3-Fazla çalışma alacağı hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda mahkemece davacı tanık anlatımlarına itibar edilerek davacının sezon tabir edilen Ağustos-Kasım aylarında haftanın 6 günü 07.00-19.00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenmenin mahsubu ile haftada 18 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiştir. Aynı gün temyiz incelemesinden geçen emsal nitelikteki Dairemizin 2015/4566-3189 Esas sayılı dosyalarında ise tanık anlatımlarına göre sezon döneminde davacının hafta içi 5 gün 07.00-19.00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenme ile 52,5 saat çalıştığı, cumartesi günleri de 07.00-16.00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenmenin mahsubu ile 8 saat çalışarak haftada toplamdan 15,5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiş ve ilgili dosyalarda fazla çalışma hesabı bozma konusu yapılmamıştır. Hal böyle olunca aynı işyerinde çalışan ve aynı işi yaptığı tespit edilen işçilerin farklı olarak daha fazla mesai yaptığının kabulü hakkaniyete aykırı olacaktır. Bu nedenle uygulama birliği açısından mahkemece yapılması gereken davacının fazla mesai alacağını emsal dosyalardaki hesaplamalara göre davacının sezon döneminde cumartesi günü çalışmasının 07.00-16.00 saatleri arasında kabul edip hüküm altına almaktır.
    4-Taraflar arasında davacını hafta tatili hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının sezon dönemimde tüm hafta tatillerinde çalıştığı kabul edilerek hafta tatili alacağı hesaplanmıştır. Ancak dairemizce aynı gün temyiz incelemesi yapılan emsal dosyalarda sezon döneminde ayda 2 hafta tatilinde çalışıldığının kabul ile hafta tatili ücret alacağı hüküm altına alınmış ve ilgili dosyalarda hafta tatili alacağı bozma sebebi yapılmamıştır. Bu nedenle uygulama birliği açısından davacının sezon döneminde ayda 2 hafta tatilinde çalıştığının kabulü gerekirken ayda tüm hafta tatillerinde çalıştığının kabulü de hatalı olup ayrıca bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece bu hususlar dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Direnme Kararı:
    9. İzmir 5. İş Mahkemesinin 14.03.2016 tarihli ve 2016/81 E., 2016/90 K. sayılı kararı ile; her davanın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiği, 6100 sayılı HMK’nın 25, 26, 29 ve 30. maddelerindeki düzenlemeler doğrultusunda taraflarca hazırlama ilkesinin hakim olduğu eldeki davada tarafların sunduğu delillerle sonuca gidilebileceği, başka bir dava dosyasında sunulan delillerin esas alınmasının evrensel hukuk ilkeleri ve usul hükümleri ile bağdaşmayacağı, iddianın ispatı yönünde hiçbir delil sunulmaması halinde başka bir dosyada sunulan deliller esas alınarak iddianın ispat edildiği kanaatine ulaşmanın yasal olarak mümkün olamayacağı, her davada ispat hukuku bakımından farklı performansların söz konusu olduğu, somut olayda da davanın niteliği itibariyle tarafların sunduğu delillerin titizlikle incelenip değerlendirildiği, taraflarca sunulmayan ya da ihtilaf konusu olmayan hususlarda başka bir dosyadaki delillerin esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olacağı bu suretle dairece aynı gün temyiz incelemesinden geçen emsal dava dosyalarındaki delillerin görülmekte olan davaya uyarlanmasının mümkün olmadığı bu nedenle aksi yöndeki bozma kararının yerinde görülmediği gerekçesiyle her üç bozma sebebi yönünden direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflarca getirilme ilkesinin geçerli olduğu eldeki davada davacının fazla çalışma ve hafta tatili alacağı hesabı ile buna bağlı olarak davalı işyerinin sezon tarihinin belirlenmesinde Özel Dairece incelemesi yapılan emsal dava dosyalarındaki veri ve hesaplamaların dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Bilindiği üzere, 4857 sayılı İş Kanunu"nda fazla çalışma ve hafta tatili alacağının ispatı ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle bu alacakların ispatı genel hükümlere tabidir.
    13. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. Dolayısıyla fazla çalışma yaptığını ve hafta tatili ile genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, kural olarak, fazla çalışma yaptığı gün ve saatleri ispat etmek zorundadır. Fiili bir olgu söz konusu olduğundan, kural olarak işçi, fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir; bu bağlamda tanık da dinletebilir (HGK’nın 27.04.2016 tarihli ve 2014/22-886 E., 2016/550 K. sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.) .
    14. Fazla çalışma yapıldığı ve hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    15. Kural olarak herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, kendisine ispat yükü düşmeyen diğer tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş sayılır.
    16. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı HMK/HMK) konuya ilişkin ve “Somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi” başlıklı 194. maddesi uyarınca;
    “ (1) Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar.
    (2) Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.”.
    17. Taraflarca getirilme (hazırlama) ilkesinin uygulandığı davalarda deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim delillere kendiliğinden başvuramaz. Buna karşılık kendiliğinden (resen) araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda, hâkim davanın ispatı için gereken bütün delillere kendiliğinden başvurur; taraflar da duruşma bitinceye kadar delil gösterebilirler. Dava ile ilgili olguların hazırlanmasında, tarafların yanında, hâkimin de görevli olmasına, kendiliğinden araştırma ilkesi denir. Bu ilke kamu düzenini ilgilendiren çekişmeli davalarda ve çekişmesiz yargı işlerinde önem gösterir.
    18. Dava malzemesinin taraflarca getirilme ilkesi, dava malzemelerinin mahkemeye kimin tarafından getirileceğiyle ilgili bir ilkedir. Buna göre, hâkim kendiliğinden, taraflarca ileri sürülmemiş vakıaları araştıramaz, hükmüne esas alamaz. Mahkeme sadece tarafların getirdiği vakıalara göre talep sonucunu inceleyip karar verir.
    19. Taraflarca getirilme ilkesi HMK"nın 25. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir:
    “ (1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
    (2) Kanunda belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.”.
    20. Bu ilkenin bir sonucu olarak mahkeme, sadece taraflarca ileri sürülen vakıaları inceleyebilir. Buna kural olarak deliller de dâhildir (m. 25/2). Hâkim, olayın aydınlatılması için tarafların delil ikamesini isteyebilir ancak tarafa belli bir delili hatırlatamaz.
    21. Mahkemenin hüküm vermesi için kendisine yöneltilen talebin formüle edilmesi ve ileri sürülmesi tarafların görevi ise de, bunları anlamlandırmak veya gerektiğinde açıklattırmak hâkimin görevidir. Ancak bu durum, hâkimin tarafların ileri sürmediği vakıaları ileri sürmelerine imkân vermesi veya hatırlatması anlamını taşımaz. Burada mevcut olmayanın talep edilmeyenin ortaya çıkartılması değil, talep edilenin netleştirilmesi, aydınlatılması, belirlenmesi söz konusudur.
    22. Taraflarca getirilme ilkesi, hâkimin soru sorma ve davayı aydınlatma ödevi (m. 31) çerçevesinde yumuşatılmıştır (Pekcanıtez, H./Atalay, O. /Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, 2011, 11.Bası, s. 248 vd).
    23. Diğer taraftan 6100 sayılı HMK’nın “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31. maddesine göre;
    “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”.
    24. Hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak ifade edilen bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemede her ne kadar “açıklama yaptırabilir” denilmişse de, bunun, hâkimin davayı aydınlatması için bir “ödev” olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü davayı aydınlatma ödevi sayesinde hâkim, iddia ve savunmanın doğru ve tam olarak anlaşılmasını sağlayacak ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesini önleyecektir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 248 vd).
    25. Görüldüğü üzere, hâkimin davayı aydınlatma ödevine ilişkin 31. maddede, hâkimin, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz ya da çelişkili gördüğü konular hakkında taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği, kanıt gösterilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
    26. Yukarıda yer verilen açıklamalar kapsamında somut olay incelendiğinde; Özel Daire ile mahkeme arasındaki ihtilaf davalı işyerinin sezon tarihinin belirlenmesinde ve fazla çalışma ile hafta tatili alacağı hesaplamalarında emsal dosyaların dikkate alınmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmakta olup mahkemece, emsal dosyalardaki veri ve hesaplamaların dikkate alınamayacağı, taraflarca getirilme ilkesi gereğince her dosyanın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek direnme karar verildiği anlaşılmaktadır.
    27. Davacı vekili dava dilekçesinde, iş sözleşmesinin haksız şekilde 08.10.2012 tarihinde feshedildiğini belirtmiş, davalı vekili de aynı tarihte davalı ile bir kısım işçilerin toplu olarak işbaşı yapmadıklarını, devamında keşide ettikleri ihtarname ile iş sözleşmelerinin haksız şekilde feshedildiği iddiasıyla talepte bulunduklarını belirtmiştir. Davacı ile birlikte talepte bulunan işçiler tarafından birlikte keşide edilen 09.10.2012 tarihli İzmir 11. Noterliğinin 14830 yevmiye numaralı ihtarnamesinde, iş sözleşmelerinin 08.10.2012 tarihinde haksız şekilde feshedildiği belirtilerek işverenden işçilik alacaklarının ödenmesinin istendiği, ihtarnamede adı geçen ... ile ...’nun davacı tarafından yargılama sırasında tanık olarak dinletildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan 21.08.2013 tarihli bilirkişi raporuna karşı davalı ve davacı vekilleri tarafından emsal dosyalar gerekçe gösterilerek beyan ve itirazlarda bulunulmuş olup davacı vekili tarafından emsal dosyaya ait bilirkişi raporu ve karar sunularak aynı işyerinde aynı şartlarda çalışan bir işçiye göre müvekkilinin fazla mesai ve hafta tatili alacaklarının eksik hesaplandığı iddia edilmiş, yine temyiz dilekçesinde de emsal dosyalara dayanılmıştır.
    28. Öyle ise, yargılamanın başından itibaren davacı ile birlikte iş sözleşmeleri feshedilen işçilerin bulunduğunun iddia edildiği, bu yönde deliller sunulduğu, emsal dosyalara göre itiraz ve isteklerde bulunulduğu sabittir.
    29. O hâlde, Özel Dairenin uygulama birliğine işaret edilerek emsal dosyaların dikkate alınması yönündeki gerekçesi isabetsiz ise de, taraflarca açıkça dayanıldığından emsal dosyadaki veri ve hesaplamaların dikkate alınması gerekir.
    30. Özel Daire tarafından aynı gün incelemesi yapılan emsal dosya davacıları ile davacının aynı işyerinde aynı işi yaptıkları ancak işyerindeki sezon tarihlerinin faklılık arz ettiği görülmüştür. Bu nedenle sezon tarihlerinin belirlenmesi açısından davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak da dikkate alınarak; davalı işverene hangi kuru yemişlerin paketleme işini yaptırdığı açıklattırılmalı ve işçi ile işveren meslek kuruluş ve odalarına müzekkere yazılarak bu kuru yemişlerin sezonunun hangi tarihlerde başlayıp bittiği sorularak işyerinin sezon tarihi açık olarak belirlenmelidir. Ayrıca hükme esas alınan raporda tanık anlatımlarına itibar edilerek davacının sezon tarihlerinde haftanın 6 günü 07.00-19.00 saatleri arasında ve bütün hafta tatillerinde çalıştığının kabul edildiği ancak Özel Daire tarafından fazla çalışma ve hafta tatili hesaplamalarının bozma konusu yapılmadığı 2015/4566-3189 Esas sayılı dosyalarında ise, haftanın 5 günü 07.00-19.00, cumartesi günleri ise 07.00-16.00 arasında ve ayda iki hafta tatilinde çalışıldığının kabulü ile alacakların hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra Özel Dairece aynı gün incelemesi yapılan 2015/4566-3189 Esas sayılı dosyaların incelenmesinde, davacı ...’in tanık olarak dinlendiği görülmüş ve yeminli ifadesinde bozma kararını doğrular şekilde, sezon döneminde cumartesi günleri 07.00-16.00 saatleri arasında, ayda iki hafta tatilinde çalışıldığını belirtmiştir. Hiç kuşkusuz Hukuk Genel Kurulunun 05.12.2019 tarihli, 2016/22-1167 E.-2019/1298 K. sayılı kararında da benimsendiği gibi davacının tanık olarak verdiği beyanı kendisi açısından bağlayıcıdır.
    31. Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümünde emsal dosyaların dikkate alınması taraflarca getirilme ilkesine aykırılık oluşturmayıp, yukarıda açıklandığı gibi sezon tarihi araştırılmalı, anılı alacaklar belirtildiği şekilde hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır.
    32. Öte yandan, dava tarihi 27.12.2012 olduğu hâlde direnme kararında 02.02.2016 olarak belirtilmesi mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edildiğinden bozma sebebi yapılmamıştır.
    33. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenler ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 21.10.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi