16. Hukuk Dairesi 2016/2785 E. , 2016/4008 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... çalışma alanında bulunan 140 ada 3 parsel sayılı 2.684,50 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... Karabulut, miras yoluyla gelen hakka dayanarak taşınmazın 1/2"sinin davalı adına yapılan tespitinin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında ... tapu kaydı, harici satın alma, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı ve asli müdahil tarafından açılan davaların kısmen kabulü ile çekişmeli 140 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1.261,89 metrekarelik kısmının müdahil davacı ... adına tapuya tesciline, kalan 1.422,61 metrekarelik kısmının davacı ... ile davalı ... adına 1/2"şer hisseli olarak 140 ada 3 parsel adı altında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava konusu 140 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin belgesizden yapıldığı, buna karşılık müdahil davacının ve davalının tapu kaydına dayandıkları, tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uymadığı, dolayısıyla değerlendirmenin zilyetlik hükümleri yönünden yapılması gerektiği gerekçesiyle davaların kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davalı ve asli müdahil ayrı ayrı tapu kaydına dayanmışlardır. Mahkemece taraflar tapu kaydına dayandıkları halde 6.10.2009 tarihli keşifte yöntemince tapu uygulaması yapılmamış; sadece davalı ve asli müdahil ..."ın dayandığı tapu kayıtlarının her ikisinin de dava konusu taşınmaza uyduğu belirtilmekle yetinilmiştir. Anılan keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi raporunda 140 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kuzey tarafında kalan 1.422,61 metrekarelik kısmın davalının kullanımında olduğu, güney bölümünde kalan 1,261,89 metrekarelik kısmın ise davacı ..."ın kullanımında olduğu belirtilmiştir. Tapu uygulamasının yetersiz olduğundan bahisle yeniden keşif kararı verilmiş; akabinde Kadastro Mahkemesi"nin yargısal faaliyetine son verilmesi nedeniyle dosya Kadastro Mahkemesi"ne devredilmiş; Kadastro Mahkemesi"nce 27.11.2013 tarihinde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmış; yapılan keşif sonucunda düzenlenen fen bilirkişi raporunda ise tapu hudutlarında okunan yerlerin, dava konusu taşınmazın, tam ve bitişik sınırlarında bulunmadığı, bu nedenle tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının her ikisinin de dava konusu taşınmazı tam olarak kapsamadığı belirtilmiş ise de fen bilirkişilerin düzenledikleri 3.12.2013 tarihli rapora ekli korkide, tarafların dayandıkları tapularda hudut olarak gösterilen yerlerin taşınmazların doğu, batı, kuzey ve güney hudutlarında yer aldığı krokiden anlaşılmaktadır. Ayrıca, 6.10.2009 tarihli keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi raporunda 140 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kuzey tarafında kalan 1.422,61 metrekarelik kısmın davalının kullanımında olduğu, güney bölümünde kalan 1.261,89 metrekarelik kısmın ise davacı ..."ın kullanımında olduğu belirtildiği halde; 27.11.2013 tarihli keşif sonucu düzenlenen raporda ise bu kez de 140 ada 3 parselin kuzey tarafında yer alan ve 3/A ile gösterilen 570,55 metrekarelik yerin davacı-asli müdahil ..."ın; 3/B ile gösterilen 2.113,95 metrekarelik yerin ise davalının kullanımında olduğu belirtilerek raporlar arasında çelişki doğduğu halde bu çelişki giderilmemiş, komşu parsel tutanakları ve dayanak kayıtları getirtilmemiştir. Eksik inceleme, araştırma ve uygulama ile hüküm kurulamaz. O halde mahkemece; taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında davacı-asli müdahil ve davalı tarafın dayandığı tapu kayıtları ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup 3402 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yerel bilirkişi aracılığı ile yöntemince uygulanmalı, tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı ve kapsamının neresi olduğu belirlenmeye çalışılmalı, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için HMK"nın 31. madde uyarınca taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye dayanak tapu kaydının ve varsa haritasının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir harita düzenlettirilmeli, önceki raporlar ile keşif sonucu düzenlenecek rapor arasında çelişki doğması halinde bu çelişki giderilmeli, tarafların dayandıkları tapuların hisse tapusu olduğu göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
11.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.