Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/4832 Esas 2007/3229 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/4832
Karar No: 2007/3229

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/4832 Esas 2007/3229 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2007/4832 E.  ,  2007/3229 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Çerkezköy 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    TARİHİ : 11/04/2005
    NUMARASI : 104-461                            

    Davacı, Türk vatandaşlığını kazanmadan önceki dönemde Bulgaristan"da geçen çalışmalarının 3201 sayılı Yasa"ya göre borçlanabileceğinin  tesbitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen  kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalı  vekili tarafından  temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.          
    Türk Vatandaşlığını 15.09.1989 yılında kazanan davacı, Bulgaristan’da 03.08.1978 İLE 30.06.1989 tarihleri arasında geçen  çalışmalarından bir kısmına ilişkin olarak yaptığı borçlanma talebinin 3201 Sayılı Yasa’ya göre kabul edilmesi gerektiğinin tesbitini istemiştir.
    Mahkemece ilamda belirtilen gerekçe ile isteğin kabulüne karar verilmiş ise de; varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
    Gerçekten; iddia, savunma  ve tüm dosya içeriğine göre;  Türk soylu olan  davacının Bulgaristan Hükümeti’nin uyguladığı zorunlu göç nedeniyle 24.06.1989 tarihinde Türkiye’ye göçmen olarak geldiği ve 15.09.1989 yılında yetkili makamın kararı ile Türk Vatandaşlığına alındığı,  S.S.K.’ya başvurarak Türk Vatandaşı olmadan önce Bulgaristan’da geçmiş hizmetlerinden bir kısmını 3201 Sayılı Yasaya göre değerlendirilmesi için borçlanma talebinde bulunduğu, borçlanma talebinde bulunulan hizmetlerin geçtiği dönemde Bulgaristan vatandaşı olması nedeniyle isteğinin reddedildiği hususları tartışmasızdır.
    Uyuşmazlık davacının Bulgaristan vatandaşı iken yurtdışında geçmiş çalışma sürelerini 3201 Sayılı Yasa uyarınca borçlanmasının mümkün olup olmadığına, başka bir anlatımla borçlanma talebinde bulunulan hizmetlerin geçtiği dönemde Türk Vatandaşı olmanın gereklimi  olduğu veya bunun aksine sadece borçlanma talebi tarihinde Türk Vatandaşı olmasının  yeterli bulunup bulunmadığına ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 3201 Sayılı Kanun’un 1. ve 403. Sayılı Kanun’un 10. Maddeleridir.
    Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi  Hakkındaki 3201 Sayılı Yasa’nın  1. maddesinde “18 yaşını doldurmuş Türk Vatandaşlarının yurt dışında geçen ve belgelendirilen
    çalışma süreleri, bu çalışma süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri  ve yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, 2’nci maddede belirtilen sosyal güvenlikleri kuruluşlarına prim, kesenek ve karşılık ödenmemiş olması ve istekleri  halinde bu kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” Şeklinde hükme bağlanmış ve aynı yasanın tanımlar başlıklı 2. maddesinin “  c.fıkrasında”  sürelerin değerlendirilmesi kavramı ”Türk Vatandaşlığına haiz olanların 1.madde de belirtilen sürelerinin istekleri halinde değerlendirilmesi” olarak tanımlanmıştır. Türk Vatandaşı olma koşulunun hangi tarihte yerine getirilirse  yeterli olacağı hakkında sözü edilen yasada açık bir düzenlemeye yer verilmediğinden sonradan kazanılan vatandaşlığın geçmişe etkili (makabline şamil) olup olmadığı  ve hangi tarihten itibaren hüküm ifade edeceği hususlarının Türk Vatandaşlık Hukuku  kurallarına  göre  belirlenmesi  gerektiği  açıktır. Türk Vatandaşlık Hukukuna göre; kişinin doğumdan sonra ve doğumdan başka sebeplerle vatandaşlığı kazanma yollarından biride  yetkili makamın kararı ile Türk Vatandaşlığının kazanılmasıdır. Yetkili makamın kararı ile Türk Vatandaşlığının kazanılması hali doktrinde “telsik” olarak ifade edilmektedir. Telsikten maksat, kişinin daha önceden vatandaşlık bağı ile bağlı  olmadığı bir devletin vatandaşlığına kanunda öngörülen şartları yerine getirmesi ve istemde bulunmasıyla yetkili makamlarca, o devletin vatandaşlığına alınması halini ifade eder. Muhaceret (göç) yoluyla gelen Türk soylu kişilerin iskân Kanunları çerçevesinde Türk Vatandaşlığına alınması işlemleri de telsik niteliğinde olup aynı hüküm ve sonuçları meydana getirirler. Telsik geçmişe etkili değildir. Türk Vatandaşlığı telsik kararının hüküm ifade ettiği andan itibaren kazanılmış olur. Sonuç olarak bu tarihten önceki zamana ait  fiillerinde ve işlemlerinde ilgili (Türk Vatandaşlığını kazanmış kişi) yabancı muamelesi göreceğinden, bunun sonuçlarına katlanma durumundadır. 403. Sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nun davacının Türk Vatandaşlığını kazanma yoluna göre uygulanması gereken 10. maddesinde de açıkça Türk Vatandaşlığına alınma; yetkili makamın bu konudaki karar tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği  kuralını içermektedir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre sadece borçlanma tarihinde Türk Vatandaşı olma yeterli olmayıp borçlanılmak istenilen sürenin geçtiği dönemde de Türk Vatandaşı olunmasının gerekli olduğu kuşkusuzdur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.11.2005 gün 2005/21-682 Esas 2005/ 618 K. ve 23.11.2005 gün 2005/10-492 E. 2005/646 K. Sayılı kararları da aynı doğrultudadır.  Hal böyle olunca talep konusu hizmetin geçtiği dönemde Türk Vatandaşı olmayan davacının 3201 Sayılı Yasa’dan  yararlanması mümkün olmadığından mahkemece  bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalının  bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. 
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06,03,2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.   

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.