10. Hukuk Dairesi 2016/12154 E. , 2017/4292 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 11/12/1986-20/06/1987 tarihleri arasında vergi kaydının, 01/02/1987 tarihinden itibaren ... nolu oda kaydının olduğunu, 1479 sayılı Kanunun 24. Maddesi gereğince 11/12/1986 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapılması gerekirken Kurumca 04/10/2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur kayıt ve tescilinin yapıldığını, kurum işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla sigortalılık başlangıç tarihinin vergi kaydı başlangıç tarihi olan 11/12/1986 tarihinden itibaren tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 11/12/1986-20/06/1987 tarihleri arasında vergi kaydının, 01/02/1987 tarihinden itibaren ... nolu oda kaydının olduğunu, 1479 sayılı Kanunun 24. Maddesi gereğince 11/12/1986 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapılması gerekirken Kurumca 04/10/2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur kayıt ve tescilinin yapıldığını, kurum işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla sigortalılık başlangıç tarihinin vergi kaydı başlangıç tarihi olan 11/12/1986 tarihinden itibaren tespitine karar verilmesini istemiş;mahkemece, Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olarak tescili bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki belgelerden; 01/11/2002 tarihinden itibaren 2926 sayılı yasa kapsamında, 18/08/2006 tarihinden itibaren 4a kapsamında zorunlu sigortalılığının başlayıp dava tarihi itibariyle devam ettiği, .. Vergi Dairesinin 14/04/2015 tarihli yazısına göre; davacının kahvecilik işletmesi faaliyetinden dolayı 11/12/1986 - 20/06/1987 tarihleri arasında kaydının olduğu, .. Kahveciler, Zahireciler ... Odası Başkanlığı"nın 24/04/2015 tarihli yazısına göre de; davacının 01/02/1987 - 31/03/2015 tarihleri arasında oda kaydının bulunduğu, esnaf sicil kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24’üncü ve 25’inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24’üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14’üncü maddesiyle değiştirilen hükümle zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir. Bu düzenleme de 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. Ne ki; 1479 sayılı Kanunda geçmişe yönelik hizmetlerin tespitine olanak veren düzenleme bulunmayıp, Yasa koyucu, zaman zaman geçmişe yönelik sigortalılık sürelerinin borçlanılmasına olanak tanımaktadır. Bununla ilgili olarak, 02.08.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun’un 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 18. maddede “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kurum’a yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49 uncu ve ek 15 inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanunun, 1479 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri başlıklı Geçici 8. maddesinde de, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlar.
Ancak, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlardan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi ile 4/10/2000 tarihi arasında geçen vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunması halinde, vergi mükellefiyet sürelerinin tamamı için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine göre talep tarihindeki prime esas kazancının % 32’si üzerinden borçlanma tutarı hesaplanır ve sigortalıya tebliğ edilir. Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalıya tebliğ edilen borç tutarının bu süre içerisinde tam olarak ödenmemesi halinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve ödenen tutar bu Kanunun 89 uncu maddesine göre iade edilir…” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri gereğince ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefiyeti olanlar ile gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkarlar siciline kaydı bulunanlar sigortalı olabilirler.
Somut olaya ilişkin olarak, Mahkemece, öncelikle davacıya talebi açıklattırılmalı ,talebinin sadece 1479 sayılı Yasaya tabi bağ-kur sigortalılık başlangıcı tespiti talebi mi yoksa 1479 sayılı Yasaya tabi bağ-kur sigortalılığının tespiti talebi mi olduğu,tespit talebinin başlangıç ve sonu açıklattırılmalıdır.Talebinin 1479 sayılı Yasaya tabi bağ-kur sigortalılığının tespiti talebi olması halinde;davacının, Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin bulunduğu 01.11.2002 tarihi öncesi dönem için Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti isteğinde bulunduğunun anlaşılması durumunda, 1479 sayılı Yasa kapsamında tescil,prim ödemesi ve borçlanması yoksa şimdiki gibi karar verilmelidir.
Ancak, davacının, davanın açıldığı tarih öncesi sürenin tamamı için Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemesi durumunda ve 1479 sayılı Yasa kapsamında tescil,pirim ödemesi ve borçlanması varsa uyuşmazlığın 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesindeki düzenleme gözetilerek değerlendirilip, tartışılması gerekir.
5510 sayılı Yasanın 506, 1479, 5434, 2925 ve 2926 sayılı Yasalara ilişkin olarak ortak geçiş hükümlerinin düzenlendiği Geçici 7. maddesinde “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir…” düzenlemesine; 5458 sayılı Kanunun 16. maddesinde, “8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile 506, 1479, 2925 ve 2926 sayılı Kanunlardan birine tâbi sigortalı iken, aynı sürede bir diğer sosyal güvenlik kurumuna, adına prim ödendiği anlaşılan sigortalılardan yersiz tahsil edilen prim asılları, sigortalı ya da hak sahiplerinin talebi, T. C. Emekli Sandığı bakımından ayrıca kurumların da talebi halinde işsizlik sigortası primi hariç olmak üzere hizmetlerin çakıştığı sürede prim borcu aslına mahsup edilmek üzere en geç 6 ay içinde tâbi olması gereken sosyal güvenlik kurumuna devredilir. Çakışan hizmet süresine ilişkin devredilen miktarın prim borcu aslını karşılamaması halinde, bakiye prim borcu ilgili kanun hükümlerine göre sigortalıdan veya 5434 sayılı Kanuna tâbi kurumdan tahsil edilir. Sosyal sigorta kanunlarındaki sigortalılığın tespiti ile hizmetlerin birleştirilmesine ait hükümler saklıdır.” düzenlemesine; 5510 sayılı Kanunun 53. maddesinde de “... Sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda anlatılan tüm hususlar gözetilerek yapılacak araştırma ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.