10. Hukuk Dairesi 2015/15331 E. , 2017/4272 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 21. maddesi olup, davalının sorumluluğu kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır. 5510 sayılı Yasa"nın 21/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketinin varlığı halinde işverenin rücû alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır.
5510 sayılı Yasa"nın 21. maddesindeki sorumluluğun kusur sorumluluğuna dayandığı dikkate alındığında kusur raporlarının 5510 sayılı Yasa"nın 21, 4857 sayılı Yasa"nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasa"nın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Mahkemece, hükme esas alınan 09.02.2015 havale tarihli kusur raporu tek bilirkişiden alınmıştır. İş kazasına maruz kalan sigortalı işçi, kazayı yaptığı kamyonda ufak tefek eksiklikliğin olduğunu soruşturmayı yürüten müfettişe ifade etmiştir. Dosya kapsamında kazayı yapan kamyonun, periyodik bakımının düzenli yapılıp yapılmadığı ve arızası olup olmadığına ilişkin mahkemece araştırma yapılmamıştır. Uzun yol şoförü olan ve iş kazası sonucu sürekli iş göremez hale gelen işçinin, kazanın olduğu yurt dışı seferine çıkmadan önce yeterince dinlendirilip dinlendirilmediği araştırılmamıştır. Hal böyle olunca dosya kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar yöntemince araştırılmalı, yeniden davalının kusurunun aidiyetinin ve oranlarının belirlenmesi için uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmalı ve raporlar arasında çelişki oluşması halinde bu çelişkiler giderilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece; yukarıda açıklanan eksiklikler giderildikten sonra karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalı, hükmü temyiz eden taraf lehine oluşan kazanılmış hak durumu da gözetilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmünün BOZULMASINA, 18.05.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.