1. Hukuk Dairesi 2014/2798 E. , 2015/11652 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2012/436-2013/663
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.10.2015 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat G. B. ile temyiz edilen vekili AvukatA. K. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, taşınmazın aslının vakıf olduğundan bahisle tapu kaydının iptali ve vakfı adına tescili isteğine ilişkindir.
Davacı,mesahası (yüzölçümü) açık bırakılmak suretiyle tesis kadastrosu edinme sebebine dayalı olarak 21.07.1958 tarihinde davalı belediye adına kayıtlanan 195 ada 4 parsel sayılı taşınmazın Bezmi Alem Valide Sultan Vakfından mukataalı olduğunu, korunması gerekli kültür varlığı niteliğinde bulunduğunu, taşınmazın 5737 sayılı Yasanın 30. maddesi uyarınca vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek tapu iptali ile vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, vakfın niteliğinin araştırılması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporuna atfen 5737 sayılı Yasanın 30. maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388. (6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298.) maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK"nun 389. (HMK"nin 297/2.) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada HUMK"nun 381.maddesinin son fıkrasının (HMK"nin 294.maddesinin) getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, kararlarının her türlü Şüpheden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda tapu kaydında açık bırakılan yüzölçümü konusunda bir hüküm kurulmadığı halde, gerekçeli kararda dava konusu taşınmazın yüzölçümü konusunda hüküm kurulmuş olması suretiyle kısa karara çelişkili biçimde gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Hâl böyle olunca, 10.4.1992 günlü, 1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
Kabule göre de; dava dilekçesindeki istek gözetilerek sadece iptal-tescil konusunda karar verilmesi gerekirken tapu kaydında açık bırakılan yüzölçümü konusunda bir talep bulunmadığı halde 6100 sayılı HMK"nın 26. maddesine aykırı olarak talep aşılmak suretiyle yüzölçümü konusunda hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi tapu kaydına Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/7 Esas sayılı dosyasında "davalıdır" şerhi düşüldüğü hâlde anılan dosya ile dava konusu taşınmazın kadastro tutanağı ile dayanakları olan kayıtlar tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilip incelenmeden karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.