18. Hukuk Dairesi 2014/3314 E. , 2014/5048 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2012
NUMARASI : 2011/618-2012/670
Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu taşınmazın 139,86 m² lik bölümüne malzeme dökülmek suretiyle yol olarak el atıldığı, 2.231,47 m² lik bölümünün ise imar planında kent parkı alanında kaldığı ancak fiilen el atılmadığı anlaşılmaktadır.
1-Taşınmazın fiilen el atılmayan bölümü yönünden yapılan incelemede;
Uygulama ve öğretide; kamu idarelerinin hizmetlerinin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin idari işlem; görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmakta olup, somut olayda idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığından 3194 sayılı İmar Kanunu"nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olarak kabul edilmektedir.
Yukarıda açıklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durum Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve 09.04.2012 gün 2011/238E.–2012/63K. ve 2012/41 E- 2012/77 K. sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna oybirliği ile karar verilmiştir.
Ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 10. fıkrasında da “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Bu nedenle; davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca dava konusu taşınmazın hukuken el atılan bölümünün tesbiti yapıldıktan sonra bu bölüm yönünden davanın usulden reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Taşınmazın fiilen el atılan kısmı yönünden yapılan incelemede ise;
a-Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
Kamulaştırma Yasası"nın 10. maddesine ve bedelin tespiti esaslarını düzenleyen 11. maddesinin (g) bendine göre; kamulaştırılacak taşınmazın arsa olarak kabulü halinde, kamulaştırma (değerlendirme) gününden önceki özel amacı olmayan emsallerin satış değeri esas alınarak bedelinin tebpit edilmesi, bu esaslara göre gerçekçi ve doğru sonuçlara ulaşılabilmesi için ana amaç; emsal alınan taşınmazın satış tarihinin değerlendirme tarihinden önce ve değerlendirme tarihine yakın bulunması, dava konusu taşınmaza örnek teşkil edebilecek nitelikte ve dava konusu taşınmaz ile aynı veya yakın semtlerde olması; topografik yapısı, manzarası, konumu, üzerinde yapılabilecek inşaat ve katlar için izin ve ruhsat sınırları, yüzölçümleri, imar uygulamasına konu edilmiş olup olmadıkları, sokak, cadde veya şehir alanlarına cepheleri ve mesafeleri gibi yönlerden benzer ya da yakın özellikler taşıması gereklidir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bilirkişi kurulunun somut emsal olarak aldığı 4158 ada 1 parsel sayılı taşınmaz dava konusu taşınmazdan 16 kat daha değerli bulunmuş; satış akit tablosu ve imar durumuna göre de ticari ve konut imar planına sahip bir taşınmaz olup altında dükkanı olan ev niteliği ile satılmıştır. Taşınmazın akit tablosu ile somut emsalin bulunduğu yer, cinsi ve satış amacı, dava konusu taşınmaz ile aralarındaki değer farkı dikkate alındığında; satışın, zeminden çok ticari niteliğine yönelik bir işlem olduğu anlaşıldığından, bilirkişi kurulunun somut emsal seçimini isabetli yapmadığının düşünülmemesi,
b-Dava konusu taşınmaza ait tapu kaydında bulunan "Korunması gerekli kültür varlığıdır" şeklindeki şerhin, taşınmazın değerinde oluşturması kaçınılmaz değer kaybı ile ilgili olarak, şerh bulunmayan komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında değer kaybı yönünde olumsuz bir durum meydana getirip getirmediği hususunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7 ve 13. fıkralarında getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” ve “...bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” düzenlemeleri karşısında harcın maktu olarak belirlenmesi için bu hususta da mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarıın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.