Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/5437 Esas 2007/3138 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/5437
Karar No: 2007/3138
Karar Tarihi: 05.03.2007

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/5437 Esas 2007/3138 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2006/5437 E.  ,  2007/3138 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ               : Sakarya İş Mahkemesi
    TARİHİ : 04/04/2006
    NUMARASI : 130-255

    Davacı,  malullük sigortasından faydalanması gerektiğinin tesbitiyle, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin  kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Davacı, Kurum işleminin iptali ile  Bağ-Kur’dan maluliyet aylığı almaya hak kazandığının tesbitini istemiştir.
    Davacının, maluliyet aylığı talep ettiği tarihte malul sayıldığı konusunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalığı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 Sayılı Yasa’nın 28/2. maddesinde, sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalık ve arızası bulunduğu önceden veya sonradan yeterli belgelerle tespit edilen sigortalının, bu hastalık veya arızası nedeniyle malullük sigortası yardımlarından yararlanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan madde hükmü gereğince, sigortalının malullük sigortası yardımlarından yararlanamaması, ilk sigortalılığının başladığı tarihte, malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunması durumunda söz konusudur.
    Somut olayda, davacının 1479 Sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının başladığı 23.01.1997 tarihinden sonra 20.09.1997 tarihinde kronik böbrek yetmezliği hastalığının mevcut olduğu dosya içerisindeki belgelerden anlaşılmaktadır.Bu durumda, Kuruma tescil tarihinden önce  de böbrek yetmezliğinin bulunması kuvvetle muhtemeldir. Ancak, 1479 Sayılı Yasa’nın 28/2. maddesinin uygulanabilmesi için, malul sayılan sigortalıdaki hastalık yada arızanın kişinin sigortalılık niteliğini kazanmasından önceye ait bulunması yeterli değildir. Anılan hastalık veya arızanın malul sayılmayı gerektirecek nitelikte bulunması da gereklidir. Bu bakımdan, hükme dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas   Kurulu’nun   26.12.2003  tarihli  raporu  gerekçeli  ve  açıklayıcı   nitelikte değildir.Öteyandan, dosya içerisindeki belgelerden mevcudiyeti anlaşılan SSK Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile de çelişkilidir. Davalı tarafın bu rapora itirazı da dikkate alınarak, sözü edilen SSK Yüksek Sağlık Kurulu raporu getirtilerek, 28.06.1976 gün ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere, 1479 Sayılı Yasa’nın 56. maddesi delaletiyle 506 Sayılı Yasa’nın 109. maddesindeki prosedür doğrultusunda, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndan görüş alınmalıdır.
    Mahkemece yapılacak iş, davacının daha önce tedavi gördüğü sağlık kuruluşlarındaki tüm bilgi ve belgelerin celbi ile dosyanın gerektiğinde sigortalının da Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’na gönderilmek suretiyle davacının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı 23.01.1997 tarihindeki hastalığının malul sayılmayı gerektirecek derecede ve yoğunlukta bulunup bulunmadığı saptanmak ve oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2007 gününde oy birliği ile karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.