10. Hukuk Dairesi 2016/11920 E. , 2017/4269 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı 1989 1. dönem-1992 yılının 1. dönemi arasında masör olarak davalı ... külübünde kesintisiz çalıştığının tespitini istediği, mahkemece, davanın kısmen kabülüne karar verilerek ‘‘01/09/1990 - 31/12/1990 Tarihleri arasında 120 gün ve günlük 13.800,00 TL kazançla,01/01/1991 - 30/06/1991 Tarihleri arasında 180 gün ve günlük 13.800,00 TL kazançla ,01/07/1991 - 31/07/1991 Tarihleri arasında 30 gün ve günlük 15.667,00 TL kazançla,01/08/1991 - 31/08/1991 Tarihleri arasında 30 gün ve günlük 26.700,00 TL kazançla,olmak üzere toplam 360 gün daha sigortalı olarak çalıştığının tespitine’’ fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan ... hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosya kapsamında, davacının hizmet döküm cetvelinde, ..., ... ve ... isimleri ile bildirimler yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu şahısların aynı kişiler olup olmadığı hususunda araştırma yapılmış ise de ... isimli kişinin bulunup bulunmadığı ve davacı ile aynı kişi olup olmadığı yönünden yapılan araştırma eksik kalmıştır. Mahkemece bu hususta Nüfus Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında ... isimli kişi ile ilgili bir açıklama yapılmamış mahkemece bu hususta başka da araştırmaya gidilmemiştir. ... isimli bir kişinin varlığının tespit edilmesi halinde usulüne uygun olarak davadan haberdar edilmeli davacı ile aynı kişi olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, hizmet döküm cetvelindeki çalışmaların aidiyeti tespit edilmelidir.
Yine dosya kapsamında davacının hizmet cetvelinde olupta 1954 ... doğumlu ...’a ait olduğu gerekçesi ile kurum tarafından iptal edilen 02.03.1989-30.06.1990,01.07.1990-31.08.1990,01.09.1990-02.12.1991,02.12.1991-30.04.1992 tarihleri arasındaki çalışmaların kime ait olduğu yöntemince araştırılıp belirlenmeli ve 506 Sayılı Yasanın 79/10 maddesinde düzenleme bulan hak düşürücü süre hükümlerine göre değerledirme yapılmalıdır. 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi, ya da, çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki, sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır. İptal edilen çalışmaların davacıya ait olması halinde 01.09.1990-02.12.1991 arasındaki çakışan sürelerin söz konusu olması yine kesintili çalışma halinde yukarıdaki ilkeler çerçevesinde hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi gerekecektir.
Yine mahkemenin kabulüne göre, hüküm altına alınan tarihler itibariyle davacının asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiş, ancak asgari ücretin günlük miktarı maddi hata sonucu hatalı gösterilmiştir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve maddi hata sonucu yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.