14. Hukuk Dairesi 2014/17125 E. , 2015/2914 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.03.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 16.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.03.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, murisleri ... ile davalıların murisi ... arasında ...Noterliği’nde 22.03.1991 günü düzenlenen satış vaadi sözleşmesi uyarınca 2649 parsel sayılı taşınmazdaki payın satışının vaat edildiğini, edimini yerine getirdiğini tapu kaydının devredilmediğini ileri sürerek, payın adına tescilini istemiştir.
Davalılar, zamanaşımı süresinin geçtiğini, taşınmazın muris adına kayıtlı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlar.
Mahkemece, taşınmazın muris adına kayıtlı olduğundan sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Somut olayda, dava konusu 2649 parsel sayılı taşınmazın davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinde mülkiyeti nakil borcunu yüklenen davalıların murisi ...’ın murisi ... adına kayıtlı olduğu tapu kaydından anlaşılmaktadır. Taşınmazın kök muris adına kayıtlı bulunması nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmamaktadır. Mahkemece bu gerekçeyle dava reddedildiğinden davada kendini ayrı ayrı vekil ile temsil ettiren davalılar yararına AAÜT 3/2.maddesi uyarınca tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Ayrıca, taşınmazdaki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyetine dönüştürüldüğünde sözleşmenin ifa olanağı doğacağından davacı tarafından bu durumda dava açılabilir. Dava, sözleşmenin ifa olanağı doğduğunda her zaman açılabileceğinden davalı yararına maktu vekalet takdiri gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş ise de bu hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının yedinci bendinin hükümden tümden çıkarılmasına ve hüküm fıkrasının altıncı bendinin birinci satırında yer alan “...” kelimesinden sonra gelmek üzere “ve davalı ... yararına yürürlükte bulunan AAÜT 3/2. ve 7.maddeleri uyarınca 1.500” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.